Atatürk
olmasaydı nolurdu?
Gelin birlikte
tarihin tozlu sayfalarına geri dönelim. Bildiğimiz gerçek anlamda ki tarihi
olaylarda Atatürk’ün olmadığını farz edeceğiz. Böylece Atatürk’ün gerçek
anlamda ki önemini daha iyi anlamış olacağız.Atatürk,gerçek anlamda Trablusgarp
savaşı ile birlikte adını duyurmaya başlamış,bu yüzden o savaştan itibaren
Atatürk’süz Türk Tarihi nasıl olabilirdi;bu konu ile ilgili fikirlerimi
belirteceğim.
Osmanlı
İmparatorluğu’nun,Afrikada ki son toprak parçasıyla, İtalyanların ciddi anlamda
ilgilendiği Osmanlı casusları tarafından deşifre edilmişti. Osmanlı yönetiminin
bir karar vermesi gerekiyordu.Ya Afrika’yı terk edecek yada İtalya’ya bir
şekilde karşı koyacaktı.Fakat büyük bir sorun vardı.Osmanlı Ordusu
Trablusgarp’a nasıl ulaştırılacaktı?
Karadan göndermek mümkün görünmüyordu,çünkü Mısır İngiltere’nin işgali altındaydı.
Denizden göndermek ise büyük risk taşıyordu.Çünkü Akdeniz artık güvenli
değildi. Kahraman birkaç Türk subayı gizli yollardan Trablusgarp’a girdi.Yerel
halkı savaş konusunda örgütledi ve İtalyanlara karşı müthiş bir başarı
yakaladılar.Fakat,aynı tarihlerde Balkan devletleri,zayıf Osmanlıya karşı bir
ittifak kurup,savaşa giriştiler. Osmanlı Devleti küçük Balkan devletleri
tarafından tehtid altındaydı,bu yüzden Trablusgarp direnişi sona
erdirildi.Trablusgarp İtalyanlara bırakıldı ve Afrikada ki varlığımız sona
erdi.
Balkan
devletleri Osmanlı’nın zayıflığından azami ölçüde yararlanmaya
çalıştı.Özellikle Bulgarlar, İstanbul’a kadar ilerlemişlerdi.Saldırılara karşı
koyamayacağını anlayan Osmanlı Devleti, Avrupa’nın büyük devletlerinden barış
anlaşması için arabuluculuk yapmalarını istedi.Sonuçta yapılan anlaşma ile
Bulgarlar geniş alanlara hakim durumuna gelmişti,ayrıca Ege kıyılarına
ulaşmıştı.Bulgarların böylesine çok toprak kazanması diğer Balkan devletlerini
kızdırdı ve sonuçta Bulgarlara karşı yeni bir Balkan savaşı başladı.Osmanlı
devleti,bu savaşta Edirne ve Kırklareli’ni geri almayı başarmıştı.Bu savaş ile
birlikte Osmanlı Devletinin gerçek gücü gözler önüne serilmişti.Küçük Balkan
devletlerine bile karşı koyamayan bir devletin kısa süre sonra yıkılmasına
kesin gözüyle bakılıyordu.Fakat Avrupa devletlerinin şimdilik Osmanlı devleti
ile bir işi yoktu. Avrupayı yönlendiren İngiltere’nin daha büyük bir sorunu
vardı.
Almanya,siyasi birliğini tamamlamış ve ışık hızı ile sanayisini kurmuştu.Fakat hammadde ve ürettiği malları satabileceği Pazarlar konusunda ciddi sıkıntı içerisindeydi. Gözünü İngiltere’nin Ortadoğu pazarlarına dikmişti. İngiltere de tehlikenin farkındaydı.Avrupa da masalar kurulmuş ve gizli anlaşmalar ile takımlar belli olmuştu.Osmanlı devleti Almanya’nın safında savaşa girecekti.İngiltere ise Rusya ve Fransa’yı kendi yanına çekmeyi başarmıştı. Savaş, Almanya’nın müthiş saldırısıyla, İttifak güçlerinin lehine dönmüştü.Rusya iç karışıklıklarla sarsılıyordu.Mevcut yönetimi korumak ve Rusya’yı savaşta tutmak için İtilaf güçleri, tüm güçleri ile Çanakkale’ye dayanmıştı. Osmanlı devletinin Almanya ile kara sınırı yoktu,bu yüzden Almanya dan yardım gelmesi zor gözüküyordu. Osmanlı ülkesinde eli silah tutan erkeklerin nerdeyse tamamı Çanakkale’ye yerleştirilmişti.Buna rağmen sayıca azınlıkta kalıyorlardı. Alman subayları Türk birliklerini yönetmeye çalışıyor,fakat bu da yönetim ve idare güçlüklerine neden oluyordu.Zaman, her şeyden değerliydi. Fakat zaman, Osmanlı’nın aleyhine işliyordu. İtilaf güçleri Alman subaylarını yanıltmayı başarmışlardı.Hiç beklenmeyen bir noktadan Çanakkale’ye çıkarma yapmışlardı.Alman subayları gerçeği anladıklarında çok geç kaldıklarının farkına varmışlardı.İtilaf güçleri Çanakkale kıyılarını ele geçirmeye başlamışlardı. Çanakkale kıyıları, İtilaf askerlerinin kontrolüne geçtiğinden, İtilaf donanmaları kolay bir şekilde Çanakkale boğazını geçmişlerdi.Artık önlerinde hiçbir engel bulunmuyordu. Rotaları belliydi. 500 yıllık hayali gerçekleştirmek üzereydiler,Fatih Sultan Mehmet tarafından kovuldukları İstanbul’a giriyorlardı.İstanbul’un kolay bir şekilde düşmesinden sonra Osmanlı Devleti ateşkes isteyerek 1.dünya savaşını noktaladı. İngiltere,Rusya’ya istediği yardımı götürdü.Fakat Rus halkı bu yardıma rağmen Çarlık Rusya’sına son verecek devrimi gerçekleştirmeyi başarmıştı. İngiltere Osmanlı devletini savaş dışı ederek Almanya’nın savaşta yalnız kalmasını sağlamıştı.Yalnız kalan Almanya daha fazla bu savaşı sürdüremeyeceğini anlamıştı ve sonuçta ateşkes istemek zorunda kalmıştı. 1914 te başlayan bu savaş 1915 te sona ermişti.
Savaşın sona ermesinde, Çanakkale mağlubiyetinin sebep olduğu -Almanya açısından- aşikardı. Osmanlı Devleti çok ağır şartlar altında ateşkese zorlanmıştı. Savaşın kesin galibi olan İngiltere ve müttefikleri artık hasta adamın ölmesi gerektiğine karar vermişti.Fakat Osmanlı’yı nasıl paylaşacaklardı? Rusya iç karışıklıklar ve yaşanan devrim nedeniyle savaştan daha önce ayrılmıştı. Gizli anlaşmalarla Rusya’ya bırakılan yerler paylaşımda sorun çıkarıyordu.Ayrıca Yunanistan, İtalya’ya daha önceden rezerve edilmiş yerleri istiyordu.Bu isteği İngiltere tarafından da kabul görüyordu. İmzalanan Mondros ateşkes anlaşması ile Yunanlılar büyük hayallerini gerçekleştirmeye yakın görünüyorlardı. İstanbul merkezli Büyük Yunan devleti gerçek olmak üzereydi. Osmanlı devlet adamlarının elinden bir şey gelmiyordu. İtilaf güçleri Mondros’ta ki şartları çok iyi değerlendiriyorlardı.
Yunanlılar Batı Anadolu’yu kısa sürede işgal etmişlerdi. Ermeniler ise doğuda büyük katliamlar gerçekleştirerek Ermeni devletinin temellerini atıyorlardı. Halk suskundu,yorgundu,umutsuzdu. Artık savaşmak istemiyorlardı. Yüzyıllardır girilen her savaşta kaybeden tarafta olmak halk üzerinde çok büyük bir yıkıma yol açmıştı.Çanakkale de erkek nüfusun çok büyük bir kısmı ya şehit düşmüştü ya da İtilaf askerleri tarafından esir düşmüştü. Halka önderlik edebilecek komutanlarda şehit olan ya da esir düşen askerler arasındaydı. Kısacası halk öndersizdi. Sağ ve özgür olan komutanlarda İstanbul hükümetinin emrinden çıkmak istemiyor,halk için sorumluluk almaktan çekiniyordu. Doğuda Ermeni vahşetine karşılık vermeye çalışan Kazım Karabekir Paşa başarılar sağlamış,Ermeni yürüyüşünü durdurmuştu. İtilaf güçleri bu başarıya karşılık olarak,güneyden ve kuzeyden Türk topraklarını işgal etmeye başlamıştı. Karadeniz kıyıları artık Rumların eline geçmişti,Rum Pontus İmparatorluğunun ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı. Güneyde İngiltere ve Fransa önemli petrol bölgelerini ve petrol çıkabileceğini düşündükleri alanları hızlı bir şekilde işgale girişmişlerdi.
İşgal edilen yerlerde ki Türk nüfusu Orta Anadolu’ya doğru göç etmeye başlamışlardı.İstanbul resmen işgal edilmiş, Osmanlı Hanedanının şehirden güvenli bir şekilde ayrılmasına izin verilmişti.Osmanlı Hanedanı Konya’ya yerleşmiş ve burayı yeni başkent ilan etmişti. Türkler, Orta Anadolu’da küçük bir daire içinde kapana kısılmışlardı. Osmanlı hükümeti,Vahdettin tarafından feshedilmişti. Padişah,halkın işgallere karşı koymaması yönünde ferman yayınlamış ve sağ kalan herkesin Orta Anadolu’ya doğru hareket etmesini buyurmuştu. Savaş kesinlikle kaybedilmişti,artık kimsenin bir bedel ödemesine gerek yoktu,sonuçta bu büyük güce karşı koymak imkansızdı. En nihayetinde İtilaf güçleri barış anlaşmasını imzalamayı kabul etmişlerdi.Türkler şuan bulundukları Orta Anadolu dışında her yeri kaybetmişlerdi.Artık denizlerle herhangi bir bağlantıları kalmamıştı. Ermenistan Doğu Anadoluda istediğini elde etmişti,fakat Sovyetler birliğinin tehtidini de enselerinde hissediyorlardı. İngiltere de bu gerçeğin farkındaydı. Sovyetler Birliği ile Ortadoğu da ki toprakları arasında tampon bölge olarak Ermenistan’ı güçlendirmeye çalışıyordu. Fakat Sovyetler Birliği Gürcistan ve Azerbaycan’ı birliğe katmıştı;önceden beri göz koyduğu Doğu Anadolu’yu ve boğazları ele geçirmek için her şeyi göze alacaktı.
Almanya,siyasi birliğini tamamlamış ve ışık hızı ile sanayisini kurmuştu.Fakat hammadde ve ürettiği malları satabileceği Pazarlar konusunda ciddi sıkıntı içerisindeydi. Gözünü İngiltere’nin Ortadoğu pazarlarına dikmişti. İngiltere de tehlikenin farkındaydı.Avrupa da masalar kurulmuş ve gizli anlaşmalar ile takımlar belli olmuştu.Osmanlı devleti Almanya’nın safında savaşa girecekti.İngiltere ise Rusya ve Fransa’yı kendi yanına çekmeyi başarmıştı. Savaş, Almanya’nın müthiş saldırısıyla, İttifak güçlerinin lehine dönmüştü.Rusya iç karışıklıklarla sarsılıyordu.Mevcut yönetimi korumak ve Rusya’yı savaşta tutmak için İtilaf güçleri, tüm güçleri ile Çanakkale’ye dayanmıştı. Osmanlı devletinin Almanya ile kara sınırı yoktu,bu yüzden Almanya dan yardım gelmesi zor gözüküyordu. Osmanlı ülkesinde eli silah tutan erkeklerin nerdeyse tamamı Çanakkale’ye yerleştirilmişti.Buna rağmen sayıca azınlıkta kalıyorlardı. Alman subayları Türk birliklerini yönetmeye çalışıyor,fakat bu da yönetim ve idare güçlüklerine neden oluyordu.Zaman, her şeyden değerliydi. Fakat zaman, Osmanlı’nın aleyhine işliyordu. İtilaf güçleri Alman subaylarını yanıltmayı başarmışlardı.Hiç beklenmeyen bir noktadan Çanakkale’ye çıkarma yapmışlardı.Alman subayları gerçeği anladıklarında çok geç kaldıklarının farkına varmışlardı.İtilaf güçleri Çanakkale kıyılarını ele geçirmeye başlamışlardı. Çanakkale kıyıları, İtilaf askerlerinin kontrolüne geçtiğinden, İtilaf donanmaları kolay bir şekilde Çanakkale boğazını geçmişlerdi.Artık önlerinde hiçbir engel bulunmuyordu. Rotaları belliydi. 500 yıllık hayali gerçekleştirmek üzereydiler,Fatih Sultan Mehmet tarafından kovuldukları İstanbul’a giriyorlardı.İstanbul’un kolay bir şekilde düşmesinden sonra Osmanlı Devleti ateşkes isteyerek 1.dünya savaşını noktaladı. İngiltere,Rusya’ya istediği yardımı götürdü.Fakat Rus halkı bu yardıma rağmen Çarlık Rusya’sına son verecek devrimi gerçekleştirmeyi başarmıştı. İngiltere Osmanlı devletini savaş dışı ederek Almanya’nın savaşta yalnız kalmasını sağlamıştı.Yalnız kalan Almanya daha fazla bu savaşı sürdüremeyeceğini anlamıştı ve sonuçta ateşkes istemek zorunda kalmıştı. 1914 te başlayan bu savaş 1915 te sona ermişti.
Savaşın sona ermesinde, Çanakkale mağlubiyetinin sebep olduğu -Almanya açısından- aşikardı. Osmanlı Devleti çok ağır şartlar altında ateşkese zorlanmıştı. Savaşın kesin galibi olan İngiltere ve müttefikleri artık hasta adamın ölmesi gerektiğine karar vermişti.Fakat Osmanlı’yı nasıl paylaşacaklardı? Rusya iç karışıklıklar ve yaşanan devrim nedeniyle savaştan daha önce ayrılmıştı. Gizli anlaşmalarla Rusya’ya bırakılan yerler paylaşımda sorun çıkarıyordu.Ayrıca Yunanistan, İtalya’ya daha önceden rezerve edilmiş yerleri istiyordu.Bu isteği İngiltere tarafından da kabul görüyordu. İmzalanan Mondros ateşkes anlaşması ile Yunanlılar büyük hayallerini gerçekleştirmeye yakın görünüyorlardı. İstanbul merkezli Büyük Yunan devleti gerçek olmak üzereydi. Osmanlı devlet adamlarının elinden bir şey gelmiyordu. İtilaf güçleri Mondros’ta ki şartları çok iyi değerlendiriyorlardı.
Yunanlılar Batı Anadolu’yu kısa sürede işgal etmişlerdi. Ermeniler ise doğuda büyük katliamlar gerçekleştirerek Ermeni devletinin temellerini atıyorlardı. Halk suskundu,yorgundu,umutsuzdu. Artık savaşmak istemiyorlardı. Yüzyıllardır girilen her savaşta kaybeden tarafta olmak halk üzerinde çok büyük bir yıkıma yol açmıştı.Çanakkale de erkek nüfusun çok büyük bir kısmı ya şehit düşmüştü ya da İtilaf askerleri tarafından esir düşmüştü. Halka önderlik edebilecek komutanlarda şehit olan ya da esir düşen askerler arasındaydı. Kısacası halk öndersizdi. Sağ ve özgür olan komutanlarda İstanbul hükümetinin emrinden çıkmak istemiyor,halk için sorumluluk almaktan çekiniyordu. Doğuda Ermeni vahşetine karşılık vermeye çalışan Kazım Karabekir Paşa başarılar sağlamış,Ermeni yürüyüşünü durdurmuştu. İtilaf güçleri bu başarıya karşılık olarak,güneyden ve kuzeyden Türk topraklarını işgal etmeye başlamıştı. Karadeniz kıyıları artık Rumların eline geçmişti,Rum Pontus İmparatorluğunun ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı. Güneyde İngiltere ve Fransa önemli petrol bölgelerini ve petrol çıkabileceğini düşündükleri alanları hızlı bir şekilde işgale girişmişlerdi.
İşgal edilen yerlerde ki Türk nüfusu Orta Anadolu’ya doğru göç etmeye başlamışlardı.İstanbul resmen işgal edilmiş, Osmanlı Hanedanının şehirden güvenli bir şekilde ayrılmasına izin verilmişti.Osmanlı Hanedanı Konya’ya yerleşmiş ve burayı yeni başkent ilan etmişti. Türkler, Orta Anadolu’da küçük bir daire içinde kapana kısılmışlardı. Osmanlı hükümeti,Vahdettin tarafından feshedilmişti. Padişah,halkın işgallere karşı koymaması yönünde ferman yayınlamış ve sağ kalan herkesin Orta Anadolu’ya doğru hareket etmesini buyurmuştu. Savaş kesinlikle kaybedilmişti,artık kimsenin bir bedel ödemesine gerek yoktu,sonuçta bu büyük güce karşı koymak imkansızdı. En nihayetinde İtilaf güçleri barış anlaşmasını imzalamayı kabul etmişlerdi.Türkler şuan bulundukları Orta Anadolu dışında her yeri kaybetmişlerdi.Artık denizlerle herhangi bir bağlantıları kalmamıştı. Ermenistan Doğu Anadoluda istediğini elde etmişti,fakat Sovyetler birliğinin tehtidini de enselerinde hissediyorlardı. İngiltere de bu gerçeğin farkındaydı. Sovyetler Birliği ile Ortadoğu da ki toprakları arasında tampon bölge olarak Ermenistan’ı güçlendirmeye çalışıyordu. Fakat Sovyetler Birliği Gürcistan ve Azerbaycan’ı birliğe katmıştı;önceden beri göz koyduğu Doğu Anadolu’yu ve boğazları ele geçirmek için her şeyi göze alacaktı.
Evet,Atatürk
tarih sahnesinde yer almasaydı,şimdilerde konuşulan tarih böyle bir şey
olacaktı bence. İlk dünya savaşı çok kısa sürecekti,Rusya yardıma rağmen yine
çökecekti.Amerika savaşa girmeyeceği için savaşın sonuçlarından da
faydalanamayacaktı.Türkler Osmanlı sancağı altında,Orta Anadolu’ya
hapsedilecekti.İngiltere Ortadoğu’yu işgal etmek yerine,bu bölgede kendine
bağlı küçük devletler kuracaktı.Kurulacak devletler;Ermenistan,Kürdistan,
Arabistan gibi devletlerdi. İran da ise, yine kendine bağlı bir cumhuriyet
kurulmasını teşvik etmişti.Yunanistan,tüm Batı Anadolu’yu ele geçirerek Ege
Denizinin adının değişmesini sağlayacaktı.Artık herkes bu denize Yunan denizi
adını takmıştı.Boğazlar ise apayrı bir konuydu.Sovyetler Birliğinin gelişmesi
karşısında boğazlar mutlak bir öneme sahip olacaktı, bu yüzden Avrupa’nın
iyiliği için boğazlar ortak bir kurul tarafından kontrol altında
tutulacaktı.
Yazının özü,
ne kadar şanslı bir milletiz ki,en kötü zamanımızda Atatürk gibi bir liderimiz
olmuş.Baskı altındaki milletlerin de, Türkleri kıskanmasının altındaki temel
neden de bu olsa gerek.
Murat Oğuz
Yorum Gönder