İddaa Maçları Artık Canlı Yayınla Nesine.com'da

Nesine.com, Türkiye'de bir ilki gerçekleştiriyor. Nesine.com üyeleri artık kuponlarındaki İddaa maçlarını canlı olarak Nesine.com'da izleyebilecek.

Bunun için sporseverlerin tek yapması gereken, bültende takım isimlerinin yanında yer alan kırmızı TV logolu maçlardan izlemek istediklerini seçerek, kuponlarına eklemek ve maç saatini beklemek. Nesine.com üyesi olmayan sporseverler de ücretsiz üye olarak bu hizmetten yararlanmaya hemen başlayabilirler.

Türkiye'de spor ekonomisine büyük artılar getirecek bu haber pek çok yönden bir devrim niteliğinde. Öncelikle yasal olarak maçları internet üstünde canlı yayınlamanın, birçok sporseveri yasal sitelere yönlendireceğini düşünüyoruz. Bunun gibi hizmetler bizce İddaa'nın marka değerinin yükselmesine de büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca bu iş üzerine kafa yoran ama izleyemediği takımlar üstüne bahis yapmak istemeyen bilinçli tüketicilere de yeni liglerde keyifle oynama imkanı verecektir.

İspanya La Liga, Almanya Bundesliga, İtalya Seria A, Fransa Ligue 1, Hollanda Ligi gibi çok izlenen ligler, Copa Libertadores Copa Sudamericana gibi Güney Amerika'nın en önemli organizasyonları, Dünya Kupası Elemeleri, Fransa ve İspanya Kupa maçlarının yanı sıra basketbolda Euroleague’in de yer aldığı 50’nin üzerinde futbol ve basketbol liginin canlı yayınlanması gerçekten çok önemli bir hizmet.

Nesine.com'u bu hizmetinden dolayı kutluyoruz.

Daha detaylı bilgi için: tv.nesine.com


 Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

Polis kılığındaki virüse DİKKAT

Önemli bir yazı bu,interneti çok sık kullanıyorsanız eğer başınıza gelmesi muhtemel olan bir olay yaşanıyor son günlerde internette.Bir virüs,daha doğrusu polis kılığına girmiş bir virüs bir çok bilgisayarı etkiliyor.Özellikle Türkiye de etkili oluyor.Ne yalan söyleyeyim bir çok şikayet aldım bende. İnsanlar virüsten kurtulabilmek için format attırmak zorunda kalıyorlar bilgisayarlarına ve bu da tüm verilerinin silinmesi anlamına geliyor.Neyse ilgili yazı konunun devamında bulunuyor.Önleminizi alın derim..
 

Sen James Bond'un Yerinde Olsan Ne Derdin?

Sony, “Skyfall” lansmanı ile birlikte geçenlerde açıkladığı sosyal medya oyununun 3. görevini veriyor. 3. görev hem Facebook hem de Twitter üzerinde gerçekleşiyor. Sony Facebook ve Twitter hesabı üzerinde gösterilen videonun son 5 saniyesinde Bond bir şeyler söylüyor ve Sony sorusunu soruyor:

“Sen Bond’un yerinde olsan ne derdin?”

Sen de yaratıcı cevabını Facebook’ta “Skyfall Ödüllü Soruları” Tab’inde veya #M3bendedim hashtag’iyle Twitter’da paylaş. En yaratıcı cevaplar Sony jürisi tarafından seçilecek ve en iyi cevabı verenler, Xperia Tablet S, Bond 50. yıl Blu-ray seti, Skyfall T-shirt'ü ve Sinema Bileti gibi ödülleri kazanma şansı yakalayacak.

Bakalım gerçekten Bond’a yardımcı olabilecek misin?

Yeni görevleri öğrenmek için, Sony Türkiye Facebook ve Twitter hesaplarını takipte kal!

 
 Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

Zaman Tüneli değişiyor...

Facebooku sıkça kullanan ve zaman tünelinden hoşlanmayan kullanıcılar için güzel bi haber var. Facebook zaman tüneli değişiyor.Tüm gönderilerin sol tarafta tek sütunda yer alacağı yeni zaman tünelinde aktivite bölümleri daha az yer kaplayacak ve sağ tarafta yer alacak. Böylece kullanıcılar akışta ilerlerken sayfada aşağıya gitmek zorunda kalmayacaklar.

Yeni formatta tüm gönderiler daha geniş boyutta gösterilirken halen sayfanın sağında yer alan Open Graph modülleri paylaşımlar ile aynı boyutta olmayacak.
İlk sütunda duvar, durum güncellemeleri gibi kullanıcının profilinde paylaşılanlar yer alırken ikinci kolonda arkadaşlar, fotoğraflar, ziyaret edilen yerler gibi geri kalan bilgilerin yer aldığı yeni Zaman Tüneli formatında belirli bir yıl veya aya bakmak için sayfanın sağ üst tarafında yer alan bölüme göz atmak gerekiyor. Facebook kapak fotoğrafı, profil fotoğrafı gibi detaylarda bir değişikliğin yapılmadığı yeni formatın şu an kısıtlı bir kullanıcı tarafından denendiğini ve sosyal ağın Zaman Tüneli deneyimini kolaylaştırmak için çalışmaya devam ettiği belirtilirken bu düzenlemenin profilleri mi sayfaları mı etkileyeceği henüz belirtilmiyor.
 

Yeni Alan Adı Uzantısını kaçırmayın...

İnternete alan adı dayanmıyor artık. İnternet sitesi kurmak isteyenlerin en büyük derdi,uygun alan adını alamamak şüphesiz. Bu konuda bir çalışma yapılıyordu Türkiye de ve sonunda 5 Kasım'da yeni bir alan adı uzantısı internet hayatımıza girecek. Geç kalmadan iyi alan adlarını alın derim:)
 

Artık MP3 indirmek ücretli oluyor!!!

   İnternetin ilk zamanlarından beri bir dedikodu konuşulurdu,İnternet paralı olacak diye.Fakat çoğu kişi için bu imkansız olarak kabul ediliyordu.Belkide hala öyle görülüyodur,fakat ortada bir gerçek var.Artık bir çok internet sitesi,ücretli olarak hizmet vermeye başladı.Bunlardan en meşhuru Facebook,en çok kullanılan sosyal medya olan Facebook artık birçok hizmeti ücretli olarak veriyor.İnternete ücret zorunluluğu en son Çin de getirildi.Çin de şarkı indirmek artık ücretli olarak gerçekleştirilecek. Önümüzdeki yıldan itibaren ücretsiz müzik indirme dönemi Çin de kapanacak. Bu internet için bir dönüm noktası olacak.Çünkü bir çok ülke için bir örnek teşkil edecek.Birçok müzik şirketi ve sanatçı interneten korsan olarak indirilen müzikler için şikayetçi olmakta.Çin'in bu yasağı bu şirketler için emsal teşkil edecek.
Ülkemizde de özellikle internet hızının artması sonrasında yarım saat içinde yüzlerce şarkı indirmek mümkün olmakta.Bakalım sansürün her türlüsünün olduğu ülkemizde şarkı ve film indirmeye ne zaman sansür gelecek?
 

Bond, Sony ile İstihbarat Toplamaya Devam Ediyor!

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Sony "Skyfall" kampanyası için ikinci görev geldi, şimdi durum değişti. Bildiğimiz üzere “Skyfall” İstanbul’da çekilmiş Bond filmlerinden. İkinci görevde, Bond nasıl İstanbul’a geldiyse, senin de İstanbul’da bir noktaya gitmen ve burada olduğunu kanıtlaman gerekiyor ki, Bond işini rahat rahat yapabilsin.

Bu görevde @Sony_Turkiye'nin belirttiği lokasyona gidip 4square üzerinden fotoğraflı check-in yapman ve Twitter’da görev hashtag’i olan #M2bengittim altında yaptığın check-in’i yayınlaman gerekiyor. Sony bunu yapan oyuncuların emeklerini karşılıksız bırakmıyor ve çok özel ödüller veriyor. Duyduğum kadarıyla ödüller arasında Xperia Tablet S ve Bond 50. Yıl Blu-ray seti var.

Sony bu arada İstanbul dışındakileri unutmamış, hafta içinde twitter ve facebook hesabı üzerinden soracağı sorulara hızlı ve doğru cevap veren "Ajanlara" sürpriz hediyeler verecekmiş.

Şimdi dikkatimi çekti. Sende aynı durumdaysan hemen takibe başla, istihbaratı topla:
https://www.facebook.com/SonyTR
https://twitter.com/Sony_Turkiye  #AjanS #M2bengittim

Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

Bu bir uyarı yazısıdır!!! İnternet Kafelere Dikkat..

   Eğer evinizde internet yoksa ve interneti kullanmak için internet kafeleri tercih ediyorsanız eğer sizleri bir konuda bilgilerndirmek istedim.Amacımız da zaten sizleri elimizden geldiğince bilgilendirmek internet konusunda. 
   Konumuz internet cafeler; gidiyorsunuz bir internet kafeye ve başlıyorsunuz sörf yapmaya,girmesi yasak olan sitelere girmeye çalışıyorsunuz ya da bir arkadaşınızla,sevgilinizle ya da yasak ilişki yaşadığınız kişi ile gizlice görüşüyorsunuz,kameralı bir şekilde. Öncelikle internet kafe de hiçbir şeyin gizli olamayacağını bilin.Bir kişi sürekli sizi izlemekte.Girdiğiniz siteleri takip etmekte,arkadaşınıza,aşkınıza söylediğiniz çok çok özel şeyleri okumakta. Sizin izlediğiniz videoları izlemekte.Kısaca yaptığınız tüm işlemleri,sizin bakış açınızdan takip etmektedir. Bunu müşteri yasak sitelere girmesin diye yapmaktadır,ama bazen amacını da aşabilmektedir. Merak insana herşeyi yaptırabilir. Özellikle kameralı sohbetlerde paylaştığınız o çok özel hareketleri ya da sözleri,3. bir kişi daha görmektedir. Hatta bu görüntülerin 3. kişi tarafından kaydedilebileceğini de belirteyim. Sanırım, internete düşen ve gizli olarak tabir edilen videoların kaynağı da internet kafelerdir. 
    Evet, eğer çok sık olarak gidiyorsanız internet kafelere,bu yazdıklarıma mutlaka dikkat edin.Yani çok özel bilgilerinizi ya da sırlarınızı karşı tarafa aktarırken,bunun artık bir sır olmayacağını bilin,çünkü 3 kişinin bildiği sır değildir. Bu yazıyı arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle paylaşın ki,herkes ayağını denk alsın:)
 

Twitter 500 milyona dayandı..

Her ne kadar Facebook ve Google kadar hızlı olmasa da internet dünyasının en büyük mikrobloğu olan Twitter,büyümesine tam gaz devam ediyor.Günlük tweet sayısının yarım milyara dayandığı,son araştırmalarla ortaya konmuş.

İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen IAB Engage 2012 dijital reklamcılık konferansına katılan Twitter CEO’su Dick Costolo, Twitter hakkında merak edilen en son konulara değinmiş.
Costolo, Haziran 2012’de hazırladıkları en son Twitter raporunda, günlük tweet satısının 400 milyon olduğunu belirterek, dört ayda bu rakamın 100 milyon arttığına dikkat çekti. Twitter CEO’su aynı zamanda, Facebook’ta yer alan ‘beğen’ tuşunun bir benzerini mikrobloğa uygulayabileceklerini de doğrulamış.Costolo, düşündükleri ‘beğen’ tuşunun, Twitter’da yıllardan beri kullanılan ‘favori’ tuşunun (yıldız sembollü) yerini alabileceğini söyledi. Twitter, konu hakkında CNET ve The Newt Web gibi sitelere ayrıntılı bilgi vermeyi reddetmiş. 
Umarım faceebooka benzemeyi düşünmezler,bu tür siteleri beğenilir kılan en büyük özellikleri birbirlerine benzememeleri bence, Birbirlerinden farklı olmak zorundalar. Google'ın facebooka benzemek için kullanıma sunduğu Google Plus'ın,facebooka rakip olamamasının en büyük nedeni de buydu. İnsanlar Google'ı bir arama motoru olarak kabul etrmişler,ondan başka bir şey istemiyorlar. Facebook bir arama motoru kursa eminim kimse onu kullanmazdı,aynı şekilde Twitter da facebooka özgü düğmelerle büyümesine katkı sağlayamaz. Twitter'ı twitter yapan kendine has özellikleridir. Bu yüzden uyarıyorum burdan:) sakın başkasına benzemeye kalkmayın:))
 

Çok sık kullanılan en kötü şifreler....

İnterneti çok sık kullanıyoruz,ne amaçlarla kullandığımız hakkında yapılan araştırma sonuçlarına buradan ulaşabilirsiniz. Bu araştırma sonuçlarından da anladığımız gibi hemen her siteye bir şifre kullanarak giriyoruz. Bu da şifre güvenliğinin bir çok şeyden önemli olmasına neden oluyor. Sırf akılda kalması kolay olsun diye,genelde kolay şifreleri kullanıyoruz,sonra da şifremiz çalınınca ''nasıl olur bu'' diyoruz. Bu yazımızda çok sık kullanılan şifreleri paylaşıyoruz. Eğer bu şifrelerden birini veya bunlara yakın bir şifreyi kullanıyorsanız, hemen şifrenizi gözden geçirin. Lütfen aşağıdaki listeyi inceleyin..

 

Biz Türkler'in İnternette Ne işi Olabilir??

Türkler neden internete girer diye bir sürü araştırma yapılıyor,ve hepsi genelde aynı sonuçları veriyor bizlere.Türk Telekom da bir araştırma yapmış,Bu araştırmaya göre yine Facebook bizlerin en çok ziyaret ettiği site olmuş,hemen ardından görüntülü chat siteleri gelmiş. Yani aslında internete giriş amacımız belli.Neyse araştırma sonuçlarını inceleyince bizlere hak verirsiniz.

 

Bond, Sony ile İstihbarat Topluyor!

23. macerasına çıkan James Bond’un yeni filmi “Skyfall”, 2 Kasım’da vizyona giriyor. Bu sefer MI6 saldırı altında ve James Bond hem arkadaşlarını korumak, hem de M’e olan sadakatini kanıtlamak zorunda. Sen de gerçek bir Bond hayranıysan, Sony’nin sürükleyici sosyal medya oyunu “AjanS” bir hayli ilgini çekecek.

Sony, “Skyfall” lansmanı ile birlikte geçenlerde açıkladığı sosyal medya oyununun ilk görevini dün verdi. Bond’un zihni sinir alet edevatları olmadan sıkıntıya düşeceğini düşünen Sony, “4 ekran ile Bond’a yardım et” görevini açıkladı. Q’nun verdiği görevde 4 ekran olarak TV – Tablet – Akıllı Telefon ve Laptop düşünülmüş. Bu 4 ekranın nasıl kullanılacağı da kullanıcılara bırakılıyor.

Q’nun sorusu ise şu şekilde:

“Eğer sen olsan, bu 4 ekrandan hangisini seçerdin ve o ekrana hangi özelliği eklerdin?”


Sen de bir ekran seç, farklı ve Bond’un işine yarayacak bir özelliği Twitter’da #M1benyaptım hashtag’i ekleyerek paylaş. En çok retweet edilen ve Sony jurisi tarafından seçilen fikirlerin sahipleri, Bond’un güvendiği Sony Xperia Tablet S, Gala Gecesi davetiyesi ve Bond 50. Yıl Blu-ray seti kazanacak.

Bakalım gerçekten Bond’a yardımcı olabilecek zihni sinir bir yanın var mı?

Yeni görevleri öğrenmek için, #AjanS hashtag’ini takibe devam et.

https://www.facebook.com/SonyTR
https://twitter.com/Sony_Turkiye #AjanS #M1benyaptım

                                       
                                           Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

Yüzde yüz, yüzsüzler...


Haber takip ediyor musunuz bilmiyorum,ama etmiyorsanız eğer iyi yapıyorsunuz. Bugün öyle bir haber düştü ki gündeme insan utanmadan edemiyor. 100 kişinin küçük bir kıza tecavüz etmesi,en geri kalmış ülkelerde bile görülmeyen bir şey,ama müslüman ve hoşgörülü olan bizim ülkemizde nerdeyse normal bir durum haline geldi. Bir kızın elini görüpte tahrik olan insan kılığındaki hayvanlar yüzünden insanlar sokağa çıkmaya korkar oldu. Neyse daha fazla yazmayalım,haber aşağıda,mideniz kaldırırsa okuyun.
D.M henüz 15 yaşındaydı, kaldığı yetiştirme yurdundan kaçtı. Üç ay boyunca yaklaşık yüz kişinin tecavüzüne uğradı. Habertürk TV'nin haberine göre D.M şimdi psikolojik tedavi görüyor. Tecavüzle suçlanan isimler ise yarın mahkemeye çıkacak.
Yetiştirme yurdundan kaçan 15 yaşındaki D.M’nin başına üç ayda gelmeyen kalmadı. Alkol ve uyuşturucu batağına düşen D.M, bu süre içerisinde yaklaşık 100 kişiyle para karşılığında cinsel ilişkiye girdi.
1997 doğumlu D.M henüz 15 yaşındaydı. 2,5 yıldır da İstanbul Bahçelievler'deki Kız Yetiştirme Yurdu kalıyordu. Yurttan izinsiz ayrıldığı, yurttaki disiplin dışı tutum ve davranışlarından dolayı hakkında tutanak tutuldu ve başka yurda gönderilmesine karar verildi. Bu haberi duyan D.M, 13.08.2012 tarihinde yurttan kaçtı.
Gittiği bir fotoğraf stüdyosunda fotoğrafının çekilmesi bahanesiyle soyuldu. Çekilen fotoğrafları ve video daha sonra tehdit ve şantaj amaçlı kullanılmaya başlandı. Burada uyuşturucu ve alkole alıştırılan D.M, çaresizce istenilen şeyleri yapmaya başladı.
Yurttan kaçtıktan sonra Zeytinburnu’nda G.Y adlı bir kadınla tanıştı. G.Y, küçük kızı 30 ile 100 lira arasında erkeklere pazarlanmaya başladı. Kaçmaması için de cinsel ilişki için gittiği yerlerde D.M’ye G.Y’nin erkek yeğeni F. isimli bir genç eşlik ediyordu.
Artık gidecek yeri olmayan, yurda da geri dönemeyen D.M’nin son müşterisi C. adlı bir polisti. G.Y, küçük kızı C. ile ilişkiye girmesi gerektiğini söyledi. C, bu sırada bir fırsatını bulup Zeytinburnu Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu. Polis, hemen D.M’nin ifadeleri doğrultusunda soruşturma başlattı. Savcılık izniyle D.M’yi ilişkiye zorlayan ve onla ilişkiye giren isimleri gözaltına aldı. Gözaltına alınan isimlerin birçoğu para karşılığı D.M ile ilişkiye girdiğini kabul etti. 8’i tutuklandı.
Yaklaşık üç aylık süre içerisinde tanımadığı 3 pek çok erkeğin cinsel istismarına uğrayan D.M’nin ruh sağlığı bozuldu. Halen psikolojik tedavi gören D.M’nin duruşması yarın Bakırköy 4’üncü sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
 

Suriye ile savaşa mı giriyoruz???

                 Gündem Suriye
  İnternette ve gerçek hayatta gündemin ilk maddesi hiç kuşkusuz Suriye oldu. Adım adım savaşa gidiyoruz,bu bir gerçek. Tamam sınırlarımızın ve halkın güvenliği öncelikli olmalı,fakat savaşa girmenin getireceklerini ve götüreceklerini çok iyi düşünmek gerekiyor.Dünyayı yöneten ABD böyle yapıyor.Savaşı önce simülatörlerde yapıyor, muhtemel kayıplarını kazançlarını görüyor, ve sonrasında bir bahane uydurup işgale başlıyor.Vietnam da savaşı kaybetmelerinin en büyük nedeni de bence buydu. Savaşa girmeden önce savaşı simülatörlerde yaşamadılar,ve muhtemel gerçekleri göz ardı ettiler. Türkiye'nin bu konuda zayıf gibi görünüyor. Bazı konularda ne yazık ki fevri davranıyoruz. Milliyetçi duygularımız aklın ve mantığın önüne geçiyor. Evet muhtemel bir savaşta Suriye'yi yeneriz.Çünkü birleşik bir ordusu yok.Fakat savaş sonrası acaba her şey istediğimiz gibi mi gidecek? Büyük güçler savaş sonrası istediklerimizi elde etmemize izin verecekler mi? Suriye'nin arka bahçemiz olmasına Rusya,ABD izin verir mi? Bu soruların cevabı;muhtemelen hayır. Kazancımız sadece savaş gücümüzü dünyaya göstermek olacaktır. Ayrıca bu işten en çok kazanan da pkk olacaktır.ABD'nin Irak işgali sonrası gücünü artıran pkk Suriye de ki olaylar sonucu bölgeye iyice yerleşme fırsatı buldular.Suriye de etkinliklerini artırdılar. Bu gücü kırmak için Türkiye'nin Suriye'ye müdahale etmemesi de imkansız görünüyor. Yani bizim için ne yazık ki,yukarı tükürsen bıyık,aşağı tükürsen sakal. Suriyeden daha fazla etkilendik oradaki olaylardan ve sonrasından. İnşallah daha da kötü olmaz durum.
    Peki ya savaşa karşı mıyız? O top mermisi sizin ailenizi yok etseydi ne düşünürdünüz,diye sorarak bu soruya cevap veriyorum..
 

Savaşta Şok Gelişme


Apple, Samsung'un son tablet bilgisayarının patent ihlali içerdiğini iddia ederek satışını engelletmişti. Ancak şimdi bir Amerikan mahkemesi yasağı kaldırdı. Artık Samsung Galaxy serbest.

Tablet bilgisayar pazarının atbaşı koşan liderleri Apple ve Samsung bir süredir patent savaşı içerisindeydi.

1 ay süren mahkemeden sonra Samsung'un son tableti Galaxy 10.1'in satışı yasaklanmıştı. Dava ayrıca iPad'in tasarımını çaldığı iddia edilen Samsung'a 1 milyar dolar tazminat ödetti.

Ancak şimdi jüri Samsung'un lehinde bir karar aldı. Samsung'un son ürünü Galaxy 10. 1'in yasaklanmasını gerektirecek bir patent ihlali içermediğine karar verdi.

Öte yandan Samsung, "iPhone 5 patentlerimizi ihlal ediyor diyerek" dava açtı ve patent savaşının süreceği sinyalini verdi.
 

CV'nizi İngiltere'de Eğitim ile Güçlendirin

İngiltere’de eğitim almak, profesyonel yaşamda pek çok fırsatı beraberinde getiriyor. Şimdi British Council’ın eğitim sitesi Education UK ile İngiltere’de eğitim olanaklarının tüm püf noktalarını öğrenebilirsiniz.

Kariyerinize önde başlamak için Birleşik Krallık okullarında eğitim almayı düşünüyorsanız, bakacağınız ilk yer www.educationuk.org/turkey adresi olmalı. İngiltere’de yaşam ve eğitim konusunda detaylı bilgi veren web sitesinde eğitim alanlarından okul seçeneklerine, burslardan sosyal yaşama kadar pek çok alanda püf noktalarına ulaşabilirsiniz.

Hangi seviyede olursa olsun, İngiltere’de eğitim ve yaşamınızı ihtiyaçlarınız ve hedefleriniz doğrultusunda şekillendirmenize yardımcı olan Education UK, hem İngilizce hem de Türkçe dillerinde hizmet veriyor. Eğitim ile ilgili bilgilerin yanı sıra güncel yaşam, festivaller, hatta İngiltere’de yaşamınızı kurmanızı kolaylaştıracak ipuçları da web sitesinde yer alıyor.

Bütçe planlamasından festivallere

İngiltere’yi ilk kez ziyaret edecekseniz, hangi ulaşım araçlarını kullanacağınızdan nerelerde kalabileceğinize, okulunuzun size sunduğu fırsatlardan nerede eğlenebileceğinize kadar pek çok noktayı merak edebilirsiniz. Education UK, keşif turlarınızın başlangıç noktası olacak.

Seyahat öncesi yapılması gereken hazırlıklar, İngiltere öğrenci vizeleri, alışveriş, yeme içme, seyahat ve İngiltere’de yaşam ile ilgili her türlü bilginin sunulduğu web sitesinde temel harcamalarınızın belirtildiği bütçe planlama bölümü de yer alıyor. Kutlamaları, festivalleri ve heyecan verici kültürüyle İngiltere’nin oldukça şaşırtıcı bir yer olduğu da verilen bilgiler arasında.

Facebook’ta takip edin

Education UK web sitesi içeriği beş ana başlıkta toplanıyor. İngiltere’de Eğitim Seçenekleri, Kurs ve Eğitim Kurumu Arama, Burslar, Güncel Bilgiler ve İngiltere’de Yaşam başlıkları altında, İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda’yı keşfe çıkıyorsunuz. Ayrıca British Council Turkey Facebook sayfasından da EducationUK ile ilgili en güncel bilgileri takip etmeniz ve ödüllü yarışmalara katılmanız mümkün.

                                                              Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

Mac Almanın Tam Zamanı

Apple’ın Türkiye Distribütörü Bilkom; okullar açılırken öğretmen ve öğrencilere büyük bir sürpriz yapmaya hazırlanıyor. Mac bilgisayar alanları, yaratıcılık ve eğlence dolu bir sürpriz bekliyor!

Dijital Yaşam Koçu Bilkom’un “Okula Dönüş” özel kampanyası, öğrenci ve öğretmenlerin Mac hayallerini, eğitim dünyası için büyük önem taşıyan bir hediye ile birleştirerek gerçeğe dönüştürüyor.
Eylül ayı boyunca geçerli olacak kampanyada, Bilkom güvencesi ile satılan Mac Ailesi’nin üyeleri avantajlı ödeme seçeneklerine sahip. Üstelik, 423 TL (KDV’si dahil) değerindeki Adobe Web & Design Premium paketini içeren öğrenci öğretmen sürümü de hediye edilecek. Bu sayede, sunumlarını Adobe araçlarıyla güzelleştirebilecek, internet projenizi ve kişisel web sayfanızı oluşturabileceksiniz. Sosyal medya meraklıları da fotoğraflarına istedikleri gibi şekil verip, etkileşimli video içerikleri üretebilecek!

Teknoloji, tasarım ve özgünlüğü bir arada sunan ‘Okula Dönüş’ kampanyasının harika bir fırsat olduğunu düşünmekteyim.

Kampanya ile ilgili detaylı bilgileri www.bilkom.com.tr adresinden takip edebilir; hediyeli okula dönüş yarışmalarına ise Bilkom’un Facebook ve Twitter hesaplarından katılabilirsiniz.



Bir Apple Ürünü Alırken...

Kampanyadan yararlananların gerektiğinde ürün ile ilgili her türlü desteği alabilmeleri için ürün paketlerinde “Bilkom güvencesiyle” ibareli ürünleri almaya dikkat etmeleri gerekiyor. Apple’in resmi distribütörü Bilkom; yeni MacBook Pro Retina dahil, iPhone hariç, tüm Apple ürünleri için hem satış sonrası destek ve iki yıl garanti ayrıcalıkları sunuyor hem de ürünlerle birlikte verilen www.dijitalyasamkocu.com anahtar şifresiyle ürüne dair tüm bilgilere, Türkçe kullanım videolarına ve dijital yaşamda gerekli tüm “tüyolara” erişim sağlıyor.

Haydi, Oylar Bilkom’a

Hem Türkiye, hem de Bilkom tek bir oyunuzu bekliyor. Bu sayede dijital yaşam koçunuz, Avrupa İş Ödülleri’nde Türkiye’yi temsil ediyor. Oy (Vote) vermek için tıklayın.

Haydi oylar Bilkom’a!

bilkom
Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

Medreselere geri dönüyoruz,Farkında mısınız??

Türkiye'nin gündemi öylesine dolu ki, bazı büyük tehlikeleri, gizli girişimleri görmekte zorlanıyoruz. Çünkü gündeme gelmiyor,belki de gündeme gelmemesi için, suni gündemler yaratılıyor. Neyse biz tehlikeli gördüğümüz gelişmeye geçelim. Geçenlerde Başbakana bir rapor sunuldu. Bu raporda Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da eğitim verecek bir okulun kurulması isteniyor. Bu okul Said Nursi'nin 1911 yılında yazdığı, Münazarat adlı kitabında belirttiği Medresetü'z Zehra'dan başkası değil. Evet Medreseler için ilk adım atılıyor yavaş yavaş ve gizli bir şekilde.
Kurulması istenen bu okulun merkezinin Van olması,diğer kampüslerinin ise Diyarbakır ve Bitlis'te olması raporda belirtiliyor. Okulun dili olarak ise şöyle bir tanım kullanılmış: ''Arapça vacip, Kürtçe caiz, Türkçe lazım'' Okulun sağlayacağı faydaları da şu şekilde sıralanmış: İslam aleminin birliği sağlanacak, Anadolu'nun diğer İslam devletlerine açılması kolaylaşacak,ırkçılık ve terör yok edilecek.
Raporda,okulda okutulması istenen dersler ise, 'Medrese İlimleri','Tasavvuf ilimleri',ve 'Fen bilimleri' olmak üzere 3 bölümden oluşacak. Medrese ilimleri alanında tefsir,hadis,fıkıh ve siyer dersleri; Tasavvuf ilimleri alanında riyazet,sabır ve şükür gibi dersler, Fen bilimlerin de ise fizik,kimya,biyoloji,edebiyat ve tarih dersleri belirtilmiş.
Raporun sonuç bölümünde okulun 2015 yılına kadar açılması istenmiş.Ayrıca,bu okulun açılmasına şiddetle ihtiyaç olduğu ve açılmasının hiç bir zararının olmayacağı, açılması halinde milyonlarca nur talebesinin dualarının kazanılacağı ayrıca belirtilmiş.
Nerdeyse her gün şehit haberlerini okuyoruz gazetelerde,ana haber bültenlerimizin içeriği bu türden haberlerden oluşuyor artık. Hükümet ise bu gündemi, kendi politikalarına bir siper olarak değerlendiriyor. Geçirmek istediği ama halkın tepkisinden çekindiği yasaları böyle zamanlarda geçiriyor meclisten.Ya da seçimlerde,seçmenlerine verdiği sözleri yine böyle kara günlerde yerine getiriyor. Son 10 yıldır bunu bu şekilde yapıyorlar.Yukarıda belirttiğimiz gelişme de bu şekilde gerçekleşmekte olan bir gelişme.İnşallah Atatürk'ün kaldırdığı ve milletimizin neredeyse yok olmasına neden olan bu türden okulların açılmasına millet olarak karşı çıkarız...
 

TTNET bizleri izliyor mu??

Gezinti.com diye bir site var,denk gelmişsinizdir eminim.TTNET abonelerinin bir çoğu ,tarayıcılarını açtıklarında doğrudan bu siteye yönlendiriliyor. Bu iste özel haberlerin,içeriklerin sunulduğu TTNET servislerinin belirtildiği bir portal. Ayrıca bu site,TTNET üyelerinin ilgi alanlarına göre içerikler sunuyor. İşte bu noktadan sonra kafalar karışıyor.Çünkü kullanıcılara özel içeriklerin belirlenebilmesi için,kullanıcıların internette ki hareketlerinin takip edilmesi gerekiyor.Bu da TTNET'in kullanıcıların bilgisayarlarına kullanıcıların haberi olmadan çerez yüklediği iddalarına neden oluyor.Kullanıcıların ziyaret ettikleri siteleri,tıkladıkları reklamları bu şekilde takip eden TTNET, kullanıcı profili oluşturuyor ve kullanıcıya uygun reklamların kullanıcıya göstermesini sağlıyor. TTNET bu iddaaları tabi ki yalanlıyor.Kullanıcılar istemezlerse, siteye yönlendirme diye bir şeyin olmadığını belirtiyorlar.Ayrıca bu servisi kullanma zorunluluğunun da olmadığını belirtiyorlar.Fakat yukarıda da belirttiğimiz gibi,bir kullanıcı profili oluşturabilmek için ya kullanıcıya anket yolu ile ulaşmak gerekiyor,ya da kullanıcının haberi olmadan internette ki gezintileri izlemek gerekiyor.Kullanıcılar anket görmediklerinden eminler,bu da TTNET'in haksız bir şekilde kullanıcıları izlediği görüşünü kuvvetle destekliyor.
 

İnternete yine,yeni,yeniden sansür geliyor...

    İnternetin ne kadar büyük bir güç olduğunun eminim çoğu kişi farkındadır.Hükümetleri devirecek kadar büyük bir güç olabiliyor,bu bakımdan en güçlü silahlardan biri olarak kabul ediliyor bir çok ülkede. Özellikle ABD gibi güçlü ülkeler internetin halklar üzerindeki etkisini etkili bir şekilde kullanabiliyorlar. Siber savaşların, geleceğin moda savaşları olacağı konuşuluyor.En son İsrail'in İran'a yönelik uyguladığı siber saldırılar sonucunda İsrail, füzelerle elde edemeyeceği bir başarı kazandı ve İran'ın büyük tesislerini kısa bir süre de olsa devre dışı bıraktı.
    Özellikle sosyal medyanın etkili kullanılması, hükümetlerin bile devrilmesine neden olabiliyor. Buna Arap baharı denen, bir çok halkın hükümetlere karşı yaptığı devrimler güzel bir örnek olarak verilebilir.Tabii bazı devletlerde, internetin insanlara sağladığı bu faydalardan korkar ve interneti sansürleme yoluna gider.Bu sayede aynı görüşü paylaşan büyük toplulukların hükümete karşı bir tehlike arz etmesinin önüne geçilmeye çalışılır.Özellikle birçok İslam ülkesi için internet, mutlaka kapatılması gereken bir şeydir.İran da önümüzde ki yıl internet kapatılacak ve intranet denen bir sistem getirilecektir.Bu sistemi herhangi bir şirket içerisinde bulunan bilgisayarların kendi aralarındaki işleyişe benzetebiliriz.Bilgisayarlar şirket içinde birbirlerine bağlanabilir,ama şirket dışında herhangi bir bilgisayara bağlanamaz.İran da da işte böyle bir sistem uygulamaya konulacak. Bu sayede kimse ülke dışına bilgi aktaramayacak. Halkları kontrol ve baskı altında tutmak için iyi bir sistem. Ülkemizde de sosyal medyanın etkili olduğu,son Foça ve Gaziantep'te yaşanan terör olaylarında daha iyi anlaşıldı. Kan vermek için örgütlenen insanlar, 5 dakika gibi kısa bir süre içinde büyük bir kalabalık kitle oluşturmayı başardılar. İşte insanların bu tepkisinden sonra, hükümet harekete geçmeye karar verdi. İnsanların böylesine kısa bir zamanda böylesine güçlü bir şekilde örgütlenmeyi başarmaları, devleti yönetenlerin gözünü korkutmuş. Özellikle sosyal medyaya yönelik ne yapılabilir gibi sorulara cevap aramaya başlamış hükümet üyeleri. Büyük terör saldırılarından sonra Facebook ve Twitter gibi sosyal medyayı temsil eden internet sitelerine erişimin, kısa süreliğine de olsa erişim dışı bırakılması üzerinde duruluyor. İleri ki günlerde bu konu üzerinde ciddi adımların atılacağı kesin gibi. İnternete filtre getirilmesi olayından daha büyük tepki göreceği kesin bu adımların.Fakat hükümetin bu kez gizli bir şekilde hareket edeceğini düşünüyorum. Alenen yapılmayacak bu sansür,aynen deprem sırasında elektriklerin ve doğal gazın otomatik olarak kesilmesi gibi,büyük toplumsal olaylardan sonra sosyal medyanın fişi de otomatik olarak çekilecek diye tahmin ediyorum.
 

Atatürk 89 yıl önce şimdiki Ortadoğu'yu görmüştü...


Öncelikle bu yazıyı okuyan herkesin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun. Atatürk'ün bir röportajını buradan paylaşmak istedim.Bu röportaj ile Atatürk'ün ileri görüşlülüğünün ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Atatürk bu röportajını 89 yıl önce Amerikalı gazeteci Marcosson'a vermiş,ve başta Ortadoğu olmak üzere, düşüncelerini paylaşmış. Röportajı sonuna kadar okuduktan sonra, Bu Büyük Devlet Adamı'nın öngörülerine hayranlık duymadan edemeyeceksiniz.

ÇOK ŞIK BİR KIYAFET İÇERİSİNDEYDİ

Bu görüşmeyle Marcosson'ın Anadolu gezisindeki izlenimlerinden oluşan yazı ilk kez Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi'nin 1 Kasım 1984 tarihli birinci sayısında Prof. Ergun Özbudun'un Türkçe çevirisiyle yayımlandı. 20 Ekim 1923 tarihli "Kemal Paşa" başlıklı yazıda Marcosson, Atatürk için "Onu üniformalı göreceğimi zannediyordum. Oysa çizgili gri pantolon ve rugan ayakkabılarla siyah bir jaketataydan (kuyruklu ceket) oluşan çok şık bir kıyafet içerisindeydi. Kanat yaka ve mavili sarılı bir kravat taşıyordu" diye yazdı.

ORTADOĞU AYRINTISI

Atatürk'ün, Amerikalı gazeteci Marcosson'a verdiği röportajda söylediği sözlerin bir bölümü: "Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir..."

YENİ TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ DÜŞÜNCESİ

Çankaya'da gerçekleşen söyleşinin sonunda Atatürk, "Yeni Türkiye'nin ilk ve en önemli düşüncesi siyasal değil, ekonomiktir. Biz, dünya üretiminin de, tüketiminin de bir parçası olmak istiyoruz" diye devam etti.
Yine aynı görüşmede Mustafa Kemal "... Birleşik Devletlerin ideali, bizim de idealimizdir. Büyük Millet Meclisi'nin 1920 Ocağında ilân ettiği Millî Misakımız sizin Bağımsızlık Beyannamenize çok benzer. O sadece, Türk ülkesinin istilâdan kurtulmasını ve kendi kaderine hâkim olmasını ister. ... O, halkımızın Misakı, anayasasıdır ve her ne pahasına olursa olsun bu misakı korumaya kararlıyız." demişti.

DEMOKRASİ İNSAN IRKININ ÜMİDİDİR

Atatürk görüşmede Marcosson'un "Sizin için devlet yönetiminde ideal nedir?"sorusuna şu cevabı veriyor: "Pan-İslamizm, din ortaklığına dayanan bir federasyon demekti. Pan- Turanizm ise ırka dayanan aynı çeşit bir çaba ve ihtiras ortaklığını temsil ediyordu. Her ikisi de yanlıştı. Pan-İslamizm fikri, asırlar önce Viyana kapılarında, Türklerin Avrupa'da ulaştıkları en kuzey noktada öldü. Pan-Turanizm de, Doğu ovalarında mahvolup gitti. Bu hareketler fetih fikrine dayanıyorlardı. Uzun yıllar emperyalizm Avrupa'ya hâkim oldu. Ancak emperyalizm ölüme mahkûmdur. Bunun cevabını Almanya'nın, Avusturya'nın, Rusya'nın ve geçmişteki Türkiye'nin yıkılışında bulursunuz. Demokrasi, insan ırkının ümididir."

KENDİ KADERİNİ TAYİN

Yeni Türkiye'nin temelindeki fikrin bu olduğunun altını çizen Mustafa Kemal "Biz zor kullanma, fetih istemiyoruz. Kendi ekonomik ve siyasal kaderimizi kendimizin tayin etmesine müsaade edilmesini istiyoruz. Şunu da ilave edeyim ki, bu demokrasi, Amerikan düşüncesini temsil eder" diyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nu yayılma, kuvvet ve zor kelimeleriyle tanımlayan Atatürk şöyle devam ediyor: "Woodrow Wilson'ın gayet iyi ifade ettiği self-determinasyon (kendi kaderini tayin) idealine dayanan, Türklere ait bir Türkiye istiyoruz. Bu milliyetçilik demektir ama Avrupa'nın pek çok yerlerinde self-determinasyon'u engelleyen bencil türden bir milliyetçilik değil. Ne de keyfi gümrük duvarları ve sınırlar demek. Bizim milliyetçiliğimiz ticarette açık kapıyı, ekonominin yeniden canlandırılmasını, bir vatanda beliren gerçek anlamda ülkesel bir vatanseverliği ifade eder."

 

Moodwall ile Youtube'u daha çok seveceksiniz,sanırım!!

Eğer YouTube'da çokça zaman harcıyorsanız,bu yazıyı seveceksiniz eminim.Dünyanın en çok takip edilen video sitesi olan YouTube,bu özelliğini devam ettirebilmek için önemli bir güncelleme yapmaya hazırlanıyor. Bu güncelleme ile site içerisinde istediğiniz videolara daha kolay ulaşabileceksiniz. Moodwall adı verilen bir işlev ile birlikte video bulma konusunda,ziyaretçilere büyük bir kolaylık sağlanacak. Beta aşamasındaki bu işlev, videoları ''vibe'' adı verilen kategorilere (komik,hızlı,iğrenç,gülünç gibi) ayırıyor.Tabi bu güncellemeyi sevmeyenler de çoğunlukta,sevmemelerinin nedeni eski ara yüze oranla yeni arayüzün sevilmemesi. Google yeni özellikle ilgili henüz bir açıklama yapmadı,bu yüzden onu ne zaman kullanabileceğimizi öğrenmek için biraz daha beklenilmesi gerekecek gibi görünüyor.

 

Cenaze namazını bile kılamadılar...

Bayramın 2. günü Gaziantep'te yaşananları hala yaşamaya devam ediyoruz.Uzun bir süre daha bu acıyı yaşayacağımızdan eminim. Orada yaşananlar devlet erkanını Gaziantep'te toplanmasına neden olmuştu malumunuz. Tüm devlet büyükleri neredeyse tam takım cenaze namazında saf tutmuşlardı sivil şehitler için. Fakat inandırıcılıkları nasıldı diye sormak istiyorum. Çünkü sanki otomatikleşmişler gibiydiler. En azından bana öyle geldi. Hani birşeyler yapıyormuşlar da, bunu göstermeye çalışıyorlarmış gibi geliyor bana. Bu arada cenazeden bahsettik ya,ilginç bir gelişme yaşandı bu konuda. Antep'te ki cenaze töreninde devlet yöneticileri öylesine doldurmuşlar ki camiyi, cenaze sahipleri kendi yakınlarının cenazesine katılamamış. Bir aileden 2'si çocuk 4 kişinin cenazesi kaldırılmış,fakat bu 4 kişinin ailesi, devlet erkanı yüzünden sevdiklerinin cenaze namazına katılamamış,gerçekten de acı bir durum. Ailenin iddiasına göre,valilik aile ve yakınları için otobüs ayarlayacağını önceden belirtmiş.Fakat daha sonra valilik bu sözünü yerine getirmemiş. Ailede kendi imkanları ile,camiye ulaşmışlar. Fakat geç kaldıkları için cami avlusundan içeriye alınmamışlar. Kimin acelesi vardı orada bilmiyorum,ama bu aile için cenazelerin biraz bekletilmesi gerekmez miydi? Acaba başbakanla, cumhurbaşkanının randevusu mu vardı teröristlerle? Bu yüzden mi alelacele kaldırdılar cenazeleri? Cevap bile aranması hoş olmayan sorular bunlar.Neticede 4 sivil şehit çıkan bir aileye değer verilmesi şart. Valilik eminim aileye kendisini affettirmek isteyecektir.
Yazının özü, devlet erkanının şovu yüzünden, bir aile kendi yakınlarının cenaze namazını kılamadı. Devlete göre sorun tabi ki.
 

İzleyemediğimiz maçları,en azından dinlemek istiyoruz...

Süper lig başladı hayırlısıyla. Fakat gol sayısı bakımından oldukça kısır bir hafta geçirdik.En güzel futbolu Galatasaray'ın sergilediği ve hak ettiği bir galibiyetle ilk hafta sona erdi.Buraya kadar normal,fakat eleştirmek istediğim bir konu var. Bu süper lig,kimin için oynanıyor? Maçları izlemek bir yana dinlemek bile imkansız. Çünkü radyo da maç yayını yapılmıyor. Örneğin Galatasaray-Kasımpaşa maçı; Stada giden 40 bin kombine sahibi ve Dijitürk'ü olan maddi durumu yerinde olan insanlar dışında kimse izleyemedi ya da dinleyemedi bu maçı.Hadi imkanımız yok ve stada maçı izlemeye gidemiyoruz.Dijitürk de oldukça pahalı, aylık ödemesi yüksek olan bir platform ve bir çok futbol severin evinde olmayan bir şey. Fakat bir çok kişi maçların anlatımına radyodan ulaşabiliyor ve futbolun keyfine az da olsa varabiliyordu. Ama bu ilk hafta maçlarını kimse dinleyemedi ve federasyondan bu konu hakkında herhangi bir açıklama da yapılmadı henüz.Bazı çevreler radyo yayınını satarak kazanacağı parayı düşünüyor,bunu anlayabiliyoruz.Fakat o bazı çevrelerin de biz futbol severleri anlamaları gerekiyor.Buradan yetkililere avaz avaz bağırıyorum :) İzleyemediğimiz maçları en azından dinlemek istiyoruz.
 

Dağdaki İtler,Mecliste ki Geyikler,Hepte hayvana denk geliyoruz..

Bugün bayramın 3. günü. Fakat ne yazık ki,kara bir bayram olarak tarihe geçti bu bayram. Ülkemizin ve insanlarımızın başına musallat olan pkk-kck-bdp 3'lüsü bu bayramı insanlarımıza zehir etti. 30 yıldır lanet okuyoruz bu İtlere.Fakat bu lanet ne yazık ki,hedefini bulmadı. Son zamanlarda ilginç olaylar oldu İtlerle meclisteki hem cinsleri arasında. Önce bir, sözde milletin vekili dağda yine sözde, teröristler tarafından kaçırıldı. Ama küçük bir çocuk bile biliyor ki, bu tamamen düzmece bir kaçırılma olayıydı. Sonrasında dağdaki İtlerin mecliste ki temsilcileri, gidip dağda İtlerle öpüşürken hatıra fotoğrafı çektirdi. Hükümeti temsilen eden uyuz heriflerin, çeşitli yerlerde İtlerle yaptıkları görüşmeleri anlatmaya gerek yok,sağır sultan bile biliyor bunu. Eğer azıcık gurur,onur,şeref varsa bu meclistekiler de, particiliği bir kenara bırakır ve halka yapılan bu saldırılara karşı önlem almaya başlarlar. Ama onlarda şeref olduğunu sanmıyorum. Söyleyecekleri şey,halkın; bu türden tahrik edici olaylardan etkilenmemeleri,sabırlı olmaları şeklinde olur.Ölenlere de Allah'tan rahmet dilemeyi de unutmazlar tabi ki,o kadar da eşek değiller yani!!!
Ateş düştüğü yeri yakıyor,bu acıyı ancak yaşayanlar biliyor. Olaya tanık olanların ve Antep'in bunu unutmaları mümkün değil. Ama asıl unutmamaları gereken kişiler,ne yazık ki bu olayı dün olaydan sonra unuttular diye düşünüyorum. Çünkü her zaman öyle olmuştur. Yazılacak okadar çok şey var ki,ama neyse diyelim... Bir sözüm de başbakana. Dünyaya One Minute diyecek kadar delikanlısın.Elin İtine neden böyle diyemiyorsun???
 

Bayramlarda Cola ikram etmek ne zaman başladı??

Ramazan Bayramını kutladığımız şu günlerde bir konu var gözlerime çarpan.Aslında her bayramda yaşanılan bir şey bu. Bayram ziyaretlerine gidenler bilir,hatta gitmeyenlerde bilir.Neyse gidilen her evde misafire önce şeker ve kolonya,sonrasında baklava ile birlikte cola ikram edilir. Şeker,baklava neyse de neden cola ikram edilir. Ramazan bayramı için şeker bayramı ya da tatlı bayram gibi ifadeler yerine cola bayramı ifadesi de kullanılabilir pekala. Peki bu durumdan kim karlı çıkıyor? Coca cola şirketi tabi ki. Peki bizler neden colayı böylesine yüceltiyoruz? Birçok kişi biliyor ki, Coca cola, gelirlerinin bir kısmını İsrail'in silah ihtiyacının karşılanması için harcamaktadır. İsrail den böylesine nefret edilmesine rağmen bayramın adının değiştirilmesini sağlayabilecek kadar çok cola tüketilmesi hangi akla hizmettir? Coca cola demişken,Türkiye de çok az kişinin dikkatini çeken bir skandala imza attı Coca cola. Londra Olimpiyat oyunları parkına konulan ve Coca cola tarafından hazırlanan bir haritada Türkiye ve Yunanistan gösterilmedi. Coca Cola'nın CEO'su olan Muhtar Kent'in kendi ülkesini haritada unutması bambaşka bir olay. Coca cola firması kendisine gelen yoğun eleştiriler üzerine haritayı düzelteceğini belirtmiş.Peki eleştiriyi yapanlar kimler biliyor musunuz? Yunanlılar. Yani Onlar olmasa Türkiye den kimse bu haritaya itiraz etmeyecekti.
Konunun özü; ne yazık ki,neye, niye değer verdiğimizi bilmiyoruz. Ben yeniden sorayım istiyorum,belki bir bilen çıkar. Bayramlarda Cola ikram etmek ne zaman moda oldu??
 

Japonların Bizden Farkı??

Japon halkına karşı bir hayranlığım var. Kendi halkımdan sonra,en çok değer verdiğim halktır Japonlar. Onlarda ki birliktelik,beraberlik, başka hangi toplulukta var ki. Atom bombası saldırısına maruz kalmış tek ulus onlar.Ayrıca 2 kez bu saldırıya maruz kalmaları da, onların şansızlığı mı,yoksa Amerika'nın onlara karşı olan korkusunun sonucumu bilmiyorum artık. Fakat böylesine  büyük saldırılara rağmen,birlikleri hiç bir zaman dağılmadı.Tarihin en büyük depremleri hep Japonya da yaşanmış.Son olarak deprem+tsunami
+nükleer kaza üçlüsü Japonların sabrını ve birlikteliğini test etti, fakat bunlar bile Japonlara söz geçiremedi. Aksine Japonların birbirlerine karşı olan bağları daha da güçlendi.Son zamanda okuduğum bir haber yüzünden bu yazıyı yazıyorum.Haber de Londra olimpiyatlarında,madalya kazanan Japon sporcularının, Japon halkı tarafından gerçekleştirilen; Tokyo'da ki karşılama töreni anlatılıyordu. Tam 500 bin kişi sporcularını karşılamış. Başka hangi millet küçük bir başarı karşısında böylesine bir coşkuyla,başarı kazananları bağrına basıyor? Aslında kazandıkları başarı büyüktü. Oyunlarda 7'si altın olmak üzere 38 madalya kazandılar.Fakat diğer ülkelere göre daha küçük bir sayı. Fakat konu madalya sayısı değil elbette. Konu böyle bir başarı karşısında bile sevinçlerini coşkuyla ve birlikte yaşayabiliyorlar. Peki ya biz de durum nasıldı? Tarihimizin en başarılı oyunlarını yaşadık. Peki sporcularımızı nasıl karşıladık? Hiç herhangi bir habere denk geldiniz mi,binlerce kişi tarafından sporcularımız karşılandı diye? Ben denk gelmedim şahsen.Fakat şöyle bir ironi var. Futbol kulüplerimizin transfer ettiği herhangi bir yabancı futbolcuyu karşılamak için binlerce kişi hazır kıta bekleyebiliyor.Ne kadar komik değil mi? Sporcularımızı kendi şehirlerinde bile karşılayan olmadı. Olimpiyat 2. si olan Gamze Bulut'u karşılayanlar, ailesi ve yerel basından bir kaç temsilciydi,o kadar. Bu örnekler bile Japonlar ile aramızda ki farkı anlatmaya yeter bence. Bizler kendi aramızda bile bir birliktelik kuramıyoruz gerçi. Neyse umarım Japonları inceler sosyologlarımız.Hep batıyı inceledik modern yaşam için.Onların yasalarına göre şekillendirdik hayatlarımızı.evet ülke olarak güçlendik belki.Ama toplumsal yapımız bozuldu,birlik,beraberlik ruhu zayıfladı.Belli ki,Batı'nın kültürü,bize göre değil. Bence bunu,alanında uzman birçok insan farkediyor.Fakat alternatif olarak sunulan Doğu,herkese itici geliyor.Çünkü Doğu denince insanın aklına Araplar ve İran geliyor.bu yüzden insanlar,nolursa olsun,yeter ki Batı olsun diyorlar.Ama Doğu'da Japonya gibi bir ülke var. Dünyanın en modern toplumlarından biri,ve gerçekten de bizlere benziyorlar. Keşke ülkeyi şekillendirenler birazcık doğuya çevirseler gözlerini.
   Yazıyı, birkaç soru ile bitirmek istiyorum,belki cevap verebilen çıkar!! Tarihleri boyunca bizleri Avrupa'dan ve Anadolu'dan atmak isteyen,her türlü düşmanlığı sergileyen ve sergilemeye devam eden Batıyı, neden kendi hayatlarımıza örnek olarak seçtik,ve bu seçimimize neden ısrarla devam ediyoruz? Her zaman destek gördüğümüz Doğudan neden nefret ediyoruz?
 

Zübeyde Hanım Heykelinden ne istediniz??

   Örümcek kafalıları anlamıyorum.Tamam fikirlerinizi paylaşmayan, desteklemeyen insanları kendi fikirlerinizle etkileyerek,kendinize benzetebilirsiniz belki. Ama bir heykelden ne istiyorsunuz?Bu kez, Edirne de ortaya çıktı heykel düşmanları.Kentte bulunan Zübeyde Hanım heykeli kimliği belirsiz ve muhtemelen her zaman öyle kalacak olan kişiler tarafından siyaha boyanmış. Zübeyde Hanım heykeli,temizlenerek tekrar eski rengine kavuşmuş belki,ama insan soramadan edemiyor.Atatürk'ün annesinin heykelinden ne istediniz? Bir heykelden böylesine korkmak,ya da ondan böylesine nefret duymak,hangi akla,mantığa sığar?
    Önceden insanlar heykellere taparlarmış,onların canlı varlıklar olduklarına inanırlarmış.Heykele tapan insanlarla,heykellerden nefret eden insanlar arasında fark görebiliyor musunuz? Her iki insan tipinde de heykellerin canlı olduğu sanılıyor sonuçta.O halde heykellere tapmak nasıl en büyük günahsa,heykellerden korkmakta yine aynı şekilde günah değil midir? Tabi ki din,ya da inançlar konusunda ahkam kesecek değiliz,ama artık rahat bırakın heykelleri. Onlar Asıl'larına duyduğumuz saygının ve sevginin bir işareti o kadar.
 

Wikileaks'e de saldırdılar.


Internet’in her türlü sırrı ifşa etmekle ünlü sitesi Wikileaks, geçen birkaç gün boyunca DDoS saldırılarına maruz kaldığını açıkladı. Halen kesilmemiş olan saldırılar uzunca bir süre, siteye erişimi zorlaştırdı.
Saniyede 10 gigabit hızla gelen saldırılar, bu işin ardında kimin olduğu sorusunu akıllara getiriyor. Wikileaks’in çok sayıda düşmanı var, ancak son dönemde yayınladıkları ABD’ye ait gizli belgeler, dev bir teknik takip projesinin ayrıntılarını gözler önüne seriyor.
DDoS saldırısının bu belgelere erişimi büyük ölçüde engellemiş olması kimisine göre bir rastlantı, kimisine göre komplo. Bu, Wikileaks’in karşılaştığı ilk saldırı değil ama bu sefer eskilerine oranla daha fazla “ateş gücü” ile başa çıkmak zorunda kaldılar. Site şu anda saldırılardan kurtulmuş durumda. Wikileaks daha önceki saldırılarda da son derece dayanıklı olduğunu göstermişti. Siteyi tamamen kapatmak çok zor olsa da bazılarının hedefi tam da bu olabilir.
 

Teknolojiden Anlayan Kedi Pati

İnternete alıştın mı bırakması çok zor. Sadece evde ve işte olması yetmemeye, trafikte şurda burda beklerken de ihtiyacını duymaya başladım.

Ne alayım, nasıl edeyim diye kendi kendime bakınırken aklıma bir arkadaşımın tavsiyesi geldi. Cep telefonu ihtiyacı içindeyken telefonun modelini aratmış, karşısına türlü türlü videolar gelmiş. Bir grup teknoloji sever insan yeni çıkan telefonları deneyerek yorumlarını videoya kaydedip paylaşıyorlarmış.

Ben de durur muyum, hemen başladım aramaya. Karşıma çıkan ilk 1-2 videodan sonra öyle bir videoya denk geldim ki, bu telefonu Pati bile kullanabiliyorsa ben çok rahat ederim dedim. Pati kim mi? Pati bir kedi, evet evet bildiğiniz kedi. Türlü türlü numaraları, sevimlilikleri ile bir MaxiPLUS 5’i kutusundan çıkarıyor, oynuyor, sahibiyle beraber inceliyor. Hele film seyrederken karşısına çıkan köpekten korkması anlatılmaz yaşanır.

Kıssadan hisse, size tavsiyem, bu videoyu izleyin. Pati sizi çok şaşırtacak, emin olun.

MaxiPlus5 hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız tıklayın.


Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

ABD, herşeyi görebiliyor..

WikiLeaks'ı duymayan kalmamıştır sanırım.Bir kaç yıl önce ortaya koydukları,devletlere ait gizli belgelerle tüm dünya gündemini oldukça etkilemişlerdi.Şimdilerde yeni iddaalarla gündemde kendilerine yer bulmuşlar.Özellikle ABD'de konuşulan konulardan biri durumunda wikileaks bulunuyor. İddaya göre ABD hükümeti TrapWire adlı bir program yardımı ile sivil güvenlik kameralarından herkesi gizlice izliyormuş.Trapwire adlı program; güvenlik kameralarından alınan görüntüleri analiz ediyor ve terör saldırısına hedef olacağı düşünülen yerlerde bulunan insanları yakın takibe alıyor.
   Program ile, bu alanlarda dolaşan insanlar için 10, araçlar içinse 8 maddelik bir tanı listesi hazırlanıyor. Wikileakste yayınlanan belgelere göre, birbirine bağlı yüzlerce kameradan elde edilen bu veriler data merkezlerine gönderiliyor. Yine wikileaks belgelerine göre New York'taki 500 kamera bu programa bağlıymış.Bakalım Wikileaks ile daha neler öğreneceğiz...
 

Sen O Mehmetlere Kurban OL...

Zamanında Milli Eğitim Bakanlığı yapmış bir adam, şimdilerde hükümet partisinin,genel başkan yardımcılığını yapıyor.Kitleleri temsil den bir parti bu. Bu adam çıkmış dün utanç duyulacak bir açıklama yapmış. Meclis'in olağanüstü toplanmasına karşı çıkabilirsin,tatilini yarıda kesmek istemeyebilir ve büyük bir zevkle keyif çatmaya devam edebilirsin. Ama haddini bilen birisi böyle bir açıklama yapamaz. ''Birkaç Mehmet şehit oldu diye meclisi toplantıya çağıramayız'' ne demek. Seni o meclise gönderenler, sen tatil yapasın diye mi oylarını kullandılar? Seni hala o görevde tutuyorsa eğer parti yönetimi, onlarda senin gibi düşünüyor demektir. O halde bu partiye oy verenlerin sanırım akılları başına gelmiştir. Millet için şehit düşenlerin hükümet tarafından hiç bir önemlerinin olmadığını bu adamın açıklamaları ortaya koymuştur. Yazık çok yazık gerçekten. Bu türden açıklamaları seçim zamanı yap yapabiliyorsan,delikanlıysan. Bak nasılda sandığa gömüyorlar seni!! Ama hiç bir zaman geç değildir.Seçimleri bekliyor bir çok kesim. İşçi şikayetçi,emekliler şikayetçi, öğretmenler şikayetçi, kpss mağdurları şikayetçi, bir tek hükümet vekilleri şikayetçi değil.Neden şikayetçi olsunlar ki.Alt tarafı birkaç Mehmet şehit düşmüş. Bunun ne önemi var ki!!!
 

Kpss skandalında 2. perde

Sonunda Kpss 2012 sonuçları açıklandı. Bu sonuçlarla birlikte kopya olayının varlığı da artık somutlaştı iyice.Dicle Haber Ajansının soruları güney ve doğu illerimizde parayla sattığı veya dağıttığı sınavın yapıldığı gün internette bomba gibi düşmüştü. Şimdi açıklanan sonuçlara göre en başarılı iller doğu ve güney doğu illeri oldu. Bu yıla kadar herhangi bir başarısı olmayan bu illerin bir anda en başarılı iller olması,bir çok kişinin kopyanın gerçekleştiğini düşünmesine neden olmakta.Delillerde bu yönde olunca sınavın iptal edileceği daha ağır basmakta.Medya dan ve öğretmen adaylarının özellikle tepkilerini merak ettikleri bazı köşe yazarlarından henüz ses çıkmaması adayların tedirgin olmasını da sağlıyor.Gündemi belirleyen kişi ve kurumların bu sessizliği  kpss mağdurlarının kendilerini yalnız hissetmelerine neden olmakta.Sadece Hüseyin Çelik Twitter hesabından açıklamalarda bulunuyor.Fakat onun açıklamaları da mağdurların yaralarına tuz-biber oluyor. Gelişmeleri yakından takip edip,buradan paylaşacağız.
 

Ramazan Ayı'nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?


LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.

Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.

Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
 

Üniversite öğrencilerine kötü bir haberimiz var...

Yeni bir yasa hazırlanmış Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından.Bu yasaya göre fotokopicilerde çoğaltılan kitaplar ''korsan'' kapsamına girecekmiş ve 5 yıla kadar hapis cezası verilebilecekmiş. Üniversitelerde kullanılması gereken bir bilimsel yayının fiyatı ortalama 30 lira, üniversiteyi güçlükle okuyan öğrenci sayısı ki , bunların yüzde 80'i devletten kredi alıyor, böylesine yüksekken fotokopi kitapların korsan sayılması gerçekten de çok komik.Resmen öğrenciye korsan muamelesi yapmaya hazırlanıyor bu devlet. Bu yasayı hazırlayanlar belki de Kpss de soruları çalarak devlet memuru olmuş kişilerdir. İroniyi görebiliyor musunuz?
Bu yasayı savunan bir avukat (adı Cahit Suluk Telif Hakları Uzmanı) ''pahalı diye bir eser çoğaltılamaz,bu ahlaksızlıktır'' diyor.Kendisine sormak gerek,avukat olmadan önce hiç mi kitap fotokopisi çektirmedi. Bakalım bu yasa çıktığında neler olacak.O zaman asıl fırtına kopacak,şuan için kimse henüz farkında değil ama öğrencileri düşünen yok, bu kesin...
 

Muz Cumhuriyetinde Öğretmen olmaya çalışmak...

Kpss de ki komediye dikkat ediyor musunuz bilmiyorum. 7 temmuzda yapılmıştı sınav ve 10 ağustos itibariyle hala açıklanmadı sonuçlar. Diğer mesleklere insan gücünü yetiştiren öğretmenler neden önemli olsun ki, öyle değil mi.Geleceğin başbakanlarını, cumhurbaşkanlarını, genelkurmay başkanlarını yetiştiren öğretmenlerimizin, geleceği ile ilgili bir sınava devlet neden önem versin? Bir takım grup veya kişiler tarafından yine belli kişilere sorular sızdırılmışsa ne önemi var? Kim takar Kpss yi, kim takar atanamayan ve bu yüzden hayata da atılamayan öğretmenleri,onların ailelerini..Devlet neden sınava titizlikle yaklaşsın, nasılsa istediği kişileri atamış çoktan..Bırakın devleti, medya bile önemsemiyor artık kpss yi, kpss de çalınan soruları ve bunun bilinmesine rağmen neden hırsızların yakalanmadığını. Kpss de sorular mı çalınmış, amaaan boşver canım bunun hiç bir haber değeri yok,32 atanamayan öğretmen, hayatlarına son vermişse bize ne diye düşünen haber müdürleri varken, atanamayan öğretmenleri kim nasıl duyabilir ki?  Dünyanın çok çok uzak bir bölgesinde Müslümanlara yapılan haksızlığa dur diyebilen bir başbakan,bir medya,bir hükümet, kısaca koca bir devlet nasıl olurda kendi insanlarının feryatlarını duymaz? Akla gelen o kadar çok soru var ki,ama bu sorulara cevap aramak için Google bile yetmiyor artık. Önceden az da olsa umudum vardı bu ülke için,ama farkettim ki umut ettiğim ülke çoktan bir Muz Cumhuriyetine dönüşüvermiş.
 

Facebook Battı Batıyor!!!

Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook'tan geçtiğimiz ay ayrılan üç üst düzey yöneticinin ardından şirketin hisse senedi fiyatları dibe vuruyor.
Uzmanlar tarafından geçtiğimiz günlerde Facebook'ta yaşanan yetenekli yönetici kaybının şirkete büyük zarar ettireceği öngörüsü gerçekleşiyor. Yönetim kadrosunun aldığı halka açılma kararının ardından geçtiğimiz hafta ortaklardan sorumlu yönetici Ethan Beard ve ortaklık pazarlamalarından sorumlu yönetici Katie Mitic şirketle yollarını ayırma kararı almıştı. Bu ayrılma kararlarından daha önce, Facebook'un teknoloji yöneticisi Bret Taylor ve Open Graph sorumlusu Carl Sjogreen de sosyal medya devini bırakmıştı. Yaşanan bu kopuşların ardından halka arz edilen şirketin 38 dolardan satışa çıkan hisse senedi fiyatları 20 dolara kadar geriledi. Bu gelişme, şirkete yılın ikinci çeyreğinde 157 milyon dolar kaybettirdi.
Öte yandan Facebook'un ilk değeri de 100 milyar dolardan 43 milyar dolara gerileyerek dibe vurdu. Sosyal ağın yaratıcısı olan Mark Zuckerberg'in kişisel serveti de 13 milyar dolardan 10 milyar dolara geriledi.
Tüm bu kötü gelişmelere rağmen Facebook yönetimi yetenekli yöneticilerin kaybının işe alınacak yeni yeteneklerle doldurulacağını söylüyor. Sosyal medya devinin sözcüsü Larry Yu tarafından yapılan açıklamada “Her geçen hafta yönetime daha yetenikli çalışanlar katılıyor, ve bu katılımların uzun vaade de bizi kurtaracağına inanıyoruz” dedi.
 
 
Copyright © 2011. İnternetin Gündemini Bizimle Takip Edin - Tüm hakları Kayıptır...
Bu site Blogger tarafından destekleniyor...
Counter