Yemek Oyunları


Günümüzde çocuklar artık sokaklarda arkadaşlarıyla oyun oynamak yerine artık bilgisayarda oyun oynamayı tercih etmektedirler.Bilgisayarda genelde ya kendi yükledikleri oyunu yonuyorlar yada internet vasıtasıyla flash oyun sitelerinden oyun oynamaktadırlar.Flash oyun siteleri genellikle 4 ile 20 yaş arasına hitap eden oyunlar mevcuttur.Kız çocukları daha çok yemek oyunları oynamaktadırlar.Erkek çocuklarının ise tercihi daha fazla yarış ve dövüş oyunları üzerinedir.Kız çocuklarının en çok sevdiği olan yemek oyunu oynaması çok kolay ve zevkli bir oyun kategorisidir.Yapmanız gereken sana verilen malzemelerle istenilen yemekleri yapmaya çalışmanızdır.Yemek oyunlarını evde çocuklarınızın oynaması onlar için çok eğlenceli vakit geçirme imkanı sağlayacaktır sizlerde bu olanağı aile bireyleri olarak sağlamaya çalışmalısınız.
http://www.yemekoyunlarii.com
 

Online Oyunlar


Yaz aylarının gelmesiyle hergün yeni online oyunlar duyurulmakta.Türkiye piyasasına giren bir çok büyük oyun firması buradaki online oyunlar, tarayıcı oyunları eksikliğinin farkına varmış olmalıki oyunlarında Türkçe dil desteğinede yer vermeye başladılar.Sizde yeni çıkan ücretsiz oyunlardan haberdar olmak istiyorsanız, online oyun oynamaktan zevk alıyorsanız http://www.oyunlaronline.net sitesini ziyaret edebilirsiniz.
 

Atatürk Olmasaydı Nolurdu??


Atatürk olmasaydı nolurdu?
Gelin birlikte tarihin tozlu sayfalarına geri dönelim. Bildiğimiz gerçek anlamda ki tarihi olaylarda Atatürk’ün olmadığını farz edeceğiz. Böylece Atatürk’ün gerçek anlamda ki önemini daha iyi anlamış olacağız.Atatürk,gerçek anlamda Trablusgarp savaşı ile birlikte adını duyurmaya başlamış,bu yüzden o savaştan itibaren Atatürk’süz Türk Tarihi nasıl olabilirdi;bu konu ile ilgili fikirlerimi belirteceğim.
Osmanlı İmparatorluğu’nun,Afrikada ki son toprak parçasıyla, İtalyanların ciddi anlamda ilgilendiği Osmanlı casusları tarafından deşifre edilmişti. Osmanlı yönetiminin bir karar vermesi gerekiyordu.Ya Afrika’yı terk edecek yada İtalya’ya bir şekilde karşı koyacaktı.Fakat büyük bir sorun vardı.Osmanlı Ordusu Trablusgarp’a nasıl ulaştırılacaktı?  Karadan göndermek mümkün görünmüyordu,çünkü Mısır İngiltere’nin işgali altındaydı. Denizden göndermek ise büyük risk taşıyordu.Çünkü Akdeniz artık güvenli değildi. Kahraman birkaç Türk subayı gizli yollardan Trablusgarp’a girdi.Yerel halkı savaş konusunda örgütledi ve İtalyanlara karşı müthiş bir başarı yakaladılar.Fakat,aynı tarihlerde Balkan devletleri,zayıf Osmanlıya karşı bir ittifak kurup,savaşa giriştiler. Osmanlı Devleti küçük Balkan devletleri tarafından tehtid altındaydı,bu yüzden Trablusgarp direnişi sona erdirildi.Trablusgarp İtalyanlara bırakıldı ve Afrikada ki varlığımız sona erdi.
      Balkan devletleri Osmanlı’nın zayıflığından azami ölçüde yararlanmaya çalıştı.Özellikle Bulgarlar, İstanbul’a kadar ilerlemişlerdi.Saldırılara karşı koyamayacağını anlayan Osmanlı Devleti, Avrupa’nın büyük devletlerinden barış anlaşması için arabuluculuk yapmalarını istedi.Sonuçta yapılan anlaşma ile Bulgarlar geniş alanlara hakim durumuna gelmişti,ayrıca Ege kıyılarına ulaşmıştı.Bulgarların böylesine çok toprak kazanması diğer Balkan devletlerini kızdırdı ve sonuçta Bulgarlara karşı yeni bir Balkan savaşı başladı.Osmanlı devleti,bu savaşta Edirne ve Kırklareli’ni geri almayı başarmıştı.Bu savaş ile birlikte Osmanlı Devletinin gerçek gücü gözler önüne serilmişti.Küçük Balkan devletlerine bile karşı koyamayan bir devletin kısa süre sonra yıkılmasına kesin gözüyle bakılıyordu.Fakat Avrupa devletlerinin şimdilik Osmanlı devleti ile bir işi yoktu. Avrupayı yönlendiren İngiltere’nin daha büyük bir sorunu vardı.
      Almanya,siyasi birliğini tamamlamış ve ışık hızı ile sanayisini kurmuştu.Fakat hammadde ve ürettiği malları satabileceği Pazarlar konusunda ciddi sıkıntı içerisindeydi. Gözünü İngiltere’nin Ortadoğu pazarlarına dikmişti. İngiltere de tehlikenin farkındaydı.Avrupa da masalar kurulmuş ve gizli anlaşmalar ile takımlar belli olmuştu.Osmanlı devleti Almanya’nın safında savaşa girecekti.İngiltere ise Rusya ve Fransa’yı kendi yanına çekmeyi başarmıştı. Savaş, Almanya’nın müthiş saldırısıyla, İttifak güçlerinin lehine dönmüştü.Rusya iç karışıklıklarla sarsılıyordu.Mevcut yönetimi korumak ve Rusya’yı savaşta tutmak için İtilaf güçleri, tüm güçleri ile Çanakkale’ye dayanmıştı. Osmanlı devletinin Almanya ile kara sınırı yoktu,bu yüzden Almanya dan yardım gelmesi zor gözüküyordu. Osmanlı ülkesinde eli silah tutan erkeklerin nerdeyse tamamı Çanakkale’ye yerleştirilmişti.Buna rağmen sayıca azınlıkta kalıyorlardı. Alman subayları Türk birliklerini yönetmeye çalışıyor,fakat bu da yönetim ve idare güçlüklerine neden oluyordu.Zaman, her şeyden değerliydi. Fakat zaman, Osmanlı’nın aleyhine işliyordu. İtilaf güçleri Alman subaylarını yanıltmayı başarmışlardı.Hiç beklenmeyen bir noktadan Çanakkale’ye çıkarma yapmışlardı.Alman subayları gerçeği anladıklarında çok geç kaldıklarının farkına varmışlardı.İtilaf güçleri Çanakkale kıyılarını ele geçirmeye başlamışlardı. Çanakkale kıyıları, İtilaf askerlerinin kontrolüne geçtiğinden,  İtilaf donanmaları kolay bir şekilde Çanakkale boğazını geçmişlerdi.Artık önlerinde hiçbir engel bulunmuyordu. Rotaları belliydi. 500 yıllık hayali gerçekleştirmek üzereydiler,Fatih Sultan Mehmet tarafından kovuldukları İstanbul’a giriyorlardı.İstanbul’un kolay bir şekilde düşmesinden sonra Osmanlı Devleti ateşkes isteyerek 1.dünya savaşını noktaladı. İngiltere,Rusya’ya istediği yardımı götürdü.Fakat Rus halkı bu yardıma rağmen Çarlık Rusya’sına son verecek devrimi gerçekleştirmeyi başarmıştı. İngiltere Osmanlı devletini savaş dışı ederek Almanya’nın savaşta  yalnız kalmasını sağlamıştı.Yalnız kalan Almanya daha fazla bu savaşı sürdüremeyeceğini anlamıştı ve sonuçta ateşkes istemek zorunda kalmıştı. 1914 te başlayan bu savaş 1915 te sona ermişti. 
     Savaşın sona ermesinde, Çanakkale mağlubiyetinin sebep olduğu -Almanya açısından- aşikardı. Osmanlı Devleti çok ağır şartlar altında ateşkese zorlanmıştı. Savaşın kesin galibi olan İngiltere ve müttefikleri artık hasta adamın ölmesi gerektiğine karar vermişti.Fakat Osmanlı’yı nasıl paylaşacaklardı? Rusya iç karışıklıklar ve yaşanan devrim nedeniyle savaştan daha önce ayrılmıştı. Gizli anlaşmalarla Rusya’ya bırakılan yerler paylaşımda sorun çıkarıyordu.Ayrıca Yunanistan, İtalya’ya daha önceden rezerve edilmiş yerleri istiyordu.Bu isteği İngiltere tarafından da kabul görüyordu. İmzalanan Mondros ateşkes anlaşması ile Yunanlılar büyük hayallerini gerçekleştirmeye yakın görünüyorlardı. İstanbul merkezli Büyük Yunan devleti gerçek olmak üzereydi.  Osmanlı devlet adamlarının elinden bir şey gelmiyordu. İtilaf güçleri Mondros’ta ki şartları çok iyi değerlendiriyorlardı. 
    Yunanlılar Batı Anadolu’yu kısa sürede işgal etmişlerdi. Ermeniler ise doğuda büyük katliamlar gerçekleştirerek Ermeni devletinin temellerini atıyorlardı. Halk suskundu,yorgundu,umutsuzdu. Artık savaşmak istemiyorlardı. Yüzyıllardır girilen her savaşta kaybeden tarafta olmak halk üzerinde çok büyük bir yıkıma yol açmıştı.Çanakkale de erkek nüfusun çok büyük bir kısmı ya şehit düşmüştü ya da İtilaf askerleri tarafından esir düşmüştü. Halka önderlik edebilecek komutanlarda şehit olan ya da esir düşen askerler arasındaydı. Kısacası halk öndersizdi. Sağ ve özgür olan komutanlarda İstanbul hükümetinin emrinden çıkmak istemiyor,halk için sorumluluk almaktan çekiniyordu. Doğuda Ermeni vahşetine karşılık vermeye çalışan Kazım Karabekir Paşa başarılar sağlamış,Ermeni yürüyüşünü durdurmuştu. İtilaf güçleri bu başarıya karşılık olarak,güneyden ve kuzeyden Türk topraklarını işgal etmeye başlamıştı. Karadeniz kıyıları artık Rumların eline geçmişti,Rum Pontus İmparatorluğunun ayak sesleri duyulmaya başlanmıştı. Güneyde İngiltere ve Fransa önemli petrol bölgelerini ve petrol çıkabileceğini düşündükleri alanları hızlı bir şekilde işgale girişmişlerdi. 
    İşgal edilen yerlerde ki Türk nüfusu Orta Anadolu’ya doğru göç etmeye başlamışlardı.İstanbul resmen işgal edilmiş, Osmanlı Hanedanının şehirden güvenli bir şekilde ayrılmasına izin verilmişti.Osmanlı Hanedanı Konya’ya yerleşmiş ve burayı yeni başkent ilan etmişti. Türkler, Orta Anadolu’da küçük bir daire içinde kapana kısılmışlardı. Osmanlı hükümeti,Vahdettin tarafından feshedilmişti. Padişah,halkın işgallere karşı koymaması yönünde ferman yayınlamış ve sağ kalan herkesin Orta Anadolu’ya  doğru hareket etmesini buyurmuştu. Savaş kesinlikle kaybedilmişti,artık kimsenin bir bedel ödemesine gerek yoktu,sonuçta bu büyük güce karşı koymak imkansızdı. En nihayetinde İtilaf güçleri barış anlaşmasını imzalamayı kabul etmişlerdi.Türkler şuan bulundukları Orta Anadolu dışında her yeri kaybetmişlerdi.Artık denizlerle herhangi bir bağlantıları kalmamıştı.  Ermenistan Doğu Anadoluda istediğini elde etmişti,fakat Sovyetler birliğinin tehtidini de enselerinde hissediyorlardı. İngiltere de bu gerçeğin farkındaydı. Sovyetler Birliği ile Ortadoğu da ki toprakları arasında tampon bölge olarak Ermenistan’ı güçlendirmeye çalışıyordu. Fakat Sovyetler Birliği Gürcistan ve Azerbaycan’ı birliğe katmıştı;önceden beri göz koyduğu Doğu Anadolu’yu ve boğazları ele geçirmek için her şeyi göze alacaktı.
    Evet,Atatürk tarih sahnesinde yer almasaydı,şimdilerde konuşulan tarih böyle bir şey olacaktı bence. İlk dünya savaşı çok kısa sürecekti,Rusya yardıma rağmen yine çökecekti.Amerika savaşa girmeyeceği için savaşın sonuçlarından da faydalanamayacaktı.Türkler Osmanlı sancağı altında,Orta Anadolu’ya hapsedilecekti.İngiltere Ortadoğu’yu işgal etmek yerine,bu bölgede kendine bağlı küçük devletler kuracaktı.Kurulacak devletler;Ermenistan,Kürdistan, Arabistan gibi devletlerdi. İran da ise, yine kendine bağlı bir cumhuriyet kurulmasını teşvik etmişti.Yunanistan,tüm Batı Anadolu’yu ele geçirerek Ege Denizinin adının değişmesini sağlayacaktı.Artık herkes bu denize Yunan denizi adını takmıştı.Boğazlar ise apayrı bir konuydu.Sovyetler Birliğinin gelişmesi karşısında boğazlar mutlak bir öneme sahip olacaktı, bu yüzden Avrupa’nın iyiliği için boğazlar ortak bir kurul tarafından kontrol altında tutulacaktı. 
Yazının özü, ne kadar şanslı bir milletiz ki,en kötü zamanımızda Atatürk gibi bir liderimiz olmuş.Baskı altındaki milletlerin de, Türkleri kıskanmasının altındaki temel neden de bu olsa gerek.
Murat Oğuz
 

Depremler,neyin habercisi?

Bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeği,son günlerde artan depremlerle kendini bir kez daha gösterdi.Özellikle Batı Anadolu'da peş peşe gelen deprem haberlerini okumaktayız ya da yaşamaktayız.Bilim adamlarına göre bu depremler öncü bir depreme işaret olabilirmiş.Ufak bir sarsıntıda hemen camdan kendimizi dışarıya atıyoruz.Yüz yıllardır alışamadık şu depremlere,bundan sonra da zor zaten.Neyse haberimiz aşağıda...

İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, dünya genelinde ve Türkiye'de depremlerin oluşumunun belirli bir düzeni olduğunu, levha tektoniği ile açıklanan bu düzenin yapılan gözlemlerle kanıtlandığını söyledi. Gündoğdu, "Ege ve Batı Akdeniz'de yaklaşık 10 yıldır artarak devam eden depremler olağan sayılamaz" dedi.
 
ARAP LEVHASI SIKIŞTIRIYOR
 
Gündoğdu, Türkiye'nin güneyinde Afrika ve Arap levhaları bulunduğunu, her iki levhanın da kuzeye doğru hareket ederek Anadolu bloğunu sıkıştırdığını ifade etti. Arap levhasının sıkıştırma hızının Avrupa-Asya levhasının hızından daha fazla olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, ''Bu durumda Anadolu bloğu batıya doğru hareket etmek zorunda kalmakta, bunun sonucunda Kuzey Anadolu Fay Zonu ve Doğu Anadolu Fay Zonu oluşmaktadır'' dedi.
 
Son yıllarda Küresel Konum Belirleme Sistemi teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak levhaların yer değiştirme hızlarının ölçülmesi, gerilmenin büyüklüğünün veri temelinde belirlenmesini sağladığına dikkat çeken Gündoğdu, bu anlamda Marmara, Ege ve Akdeniz'deki hareketlerin incelenebildiğini anlattı.
 
ON YILDIR ARTIYOR
 
Ege ve Akdeniz'de son günlerde artan depremlerin Girit Adası'nın altından geçen Afrika levhasının hareketlerinden kaynaklandığını vurgulayan Gündoğdu, ''Ege ve Batı Akdeniz'de yaklaşık 10 yıldır artarak devam depremler olağan sayılamaz, yakın bir gelecekte daha büyük depremlerle karşılaşılması sürpriz olmaz'' diye konuştu.
 
Bölgede geçmişte ciddi tsunamilerin olduğuna işaret eden Gündoğdu, ''Deprem olmadan tsunami olmaz. Tsunami üretecek büyüklükteki bir deprem Türkiye ve çevresinde kısa sürede duyulur, deniz kenarında bulunanlar 10-15 metre yüksekliğinde bir yere çıkmakla kendilerini kurtarabilirler. Tsunamiden en az zararla çıkmak için bölge ülkeleri işbirliği yaparak erken uyarı sistemi kurmalıdır. Türkiye de buna öncü olabilir.''
 
FAY HATTI HAREKETLENDİ
 
Ege'de büyük bir deprem olma ihtimali bulunduğuna dikkat çeken Süleyman Demirel Üniversitesi Deprem ve Jeoteknik Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr.  Mehmet Zakir Kambur, "Küçük büyüklükteki depremlerin olması, büyük depremlerin artçıları olarak ifade edilebilir. Küçük depremler daha büyük depremlerin olmasına engel olmaz. Ancak 5 ve 6 büyüklüğündeki depremler, 7 büyüklüğünde oluşacak depremin önüne geçebilir, bir enerji boşalımına neden olur. Bölgede 5 ve üzeri depremler fay hattının hareketlendiğini gösterebilir. Bu depremler daha büyük depremlerin başlangıcı olabilir.''
 
Öte yandan Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü verilerine göre Ege ve Akdeniz bölgelerinde son 15 gün içinde büyüklükleri 2 ile 6 arasında olan 300'ü aşkın deprem meydana geldi.
 

İntihar edenlerin sayısı sürekli artıyor...

Bilim adamları insan ölümleri üzerine bir araştırma yapmışlar.Ortaya çıkan sonuçlar ise oldukça ilginç ve bir o kadar da ürkütücü.Zira ölümler de ilk sıraları intiharlar oluşturuyormuş.Dünya genelinde,kadınların ölüm nedenleri arasında ilk sırayı intiharlar almış.Neyse ilgili haberimiz aşağıda...

Dünyanın farklı yerlerindeki bilim insanlarının yaptığı araştırmalar, intihar üzerine benzer sonuçlar ortaya koyuyor. Bilim insanlarının ortak görüşü, intihar eden insanların sayısının dünya genelinde dikkate alınmadığı yönünde.İngiliz bilim dergisi The Lancet, farklı ülkelerde yapılan araştırmalar sonucunda, dünya genelinde kadınların ölüm sebepleri arasında intiharın ilk sırada geldiğini ortaya koydu. Erkeklerde ise trafik kazaları ve şiddet olaylarının ardından intihara bağlı ölümler üçüncü sırada geliyor. Dergi yaralanma ve öldürma başlığı altında birçok araştırmaya imza attı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) de, dünya genelinde yılda bir milyon kişinin intihar ettiğini tahmin ediyor.

Araştırmalar dünya genelindeki intihar vakalarında artış olduğunu gösteriyor. Londra Üniversitesi'nde Alexandra Pitman'ın yürüttüğü bir araştırma da, özellikle Brezilya, Singapur, Litvanya ve İrlanda'da intihar eden genç erkeklerin sayısında artış olduğunu ortaya çıkardı.

NET VERİLERE ULAŞILAMIYOROxford Üniversitesi'nden Profesör Keith Hawton ve Kate Saunders'ın yürüttüğü bir araştırma ise dünya genelinde intihar edenlerin, özellikle de gençlerin sayısını net olarak ortaya koymanın mümkün olmadığını, resmî verilerin gerçek sayılara dayanmadığını ortaya koydu. İntiharın suç sayıldığı ülkelerde, intihar vakalarının yetkilileri korumak adına gizlendiği ve net verilerin olmadığı belirtildi.

Bilim insanları intiharla mücadelenin zor olduğuna dikkat çekiyor. Profesör Hawton ve Saunders'ın yaptığı araştırma, antidepresan ilaçların her zaman etkili olmadığını gösteriyor. Hong Kong Üniversitesi'nden Profesör Paul Yip, "İntihar etmek isteyen herkes, intihar etmesini sağlayacak gerekli aracı bulabileceğini düşünüyor" diyerek, zehirli maddeler ve diğer birçok intihar etmeye araç olabilecek ilaçlara erişimin engellenmesiyle, intiharların azaltılabileceğini ifade etti.
 

İnternetin geçmişini merak ettiniz mi hiç?

İnternetin tarihini hiç merak ettiniz mi? Ne zaman ve kim tarafından,hangi şartlar altında icat edilmiş hiç düşündünüz mü? Tüm büyük icatlar insan yararı için,insan yaşamını kolaylaştırmak için yapılmıştı, peki ya internet? Seneye 30. yılına girecek olan internet dünyasının en önemli olaylarını sıraladık.Bir zamanlar sadece 2 kişinin kullandığı internet nasıl oldu da,şimdi milyarlarca insan tarafından kullanılıyor,hep birlikte bakalım.



Tarih sıralamasına göre internet tarihinin en önemli olayları:

23 Haziran 1983: Şimdi sayısı milyonlarca olan, ilk “Domain” adı dünyaya geldi. Artık bir adrese girmek için IP adresi yazılmak zorunda değildi, bugünkü hatırlanabilir internet adlarının kullanılabilmesini sağlayan dns sisteminin temellerinin atıldığı ilk tarihti. Paul Mockapetris, Craig Partridge ve John Postel in geliştirdikleri bir sistem.
29 Ekim 1990: İlk internet veri paketi başarıyla iletildi. Öncesinde de birçok bilgi gönderimi denemesi olmuştu ancak sistem tam istenildiği gibi değildi. En sonunda 29 Ekim gecesi Prof. Len Kleinrock UCLA’da bulunan bir bilgisayarı, Stanford Üniversitesindeki bir bilgisayara, telefon hattı üzerinden bağlamayı başardı.
Bağlantıyı test etmek için öğrencilerini toplayan Len Kleinrock aktarmak için “LOG” kelimesini seçti. UCLA’dan “LOG” mesajı gittikten sonra, Stanford’dan da “IN” mesajı gelecekti. Fakat öğrenciler “L” ve “O”yu gönderdikten sonra sistem aniden çöktü.
Bir sonraki deneme başarıyla gerçekleşti ancak ilk olarak hedefine ulaşan “LO” harfleri, ilk başarıyla gönderilen harfler ünvanına sahip olmuştu zaten.
25 Aralık 1990: Sonunda internet tüm insanlığın hizmetine açılmaya başladı. Yani tüm dünya için internet bugün doğdu. 1990 yılı sonlarında Cenevre’de bulunan CERN araştırma merkezinden Tim Berners Lee ve Robert Cailliau dünyanın ilk web sunucusuyla bağlantı kurdu.
Living Internet sitesine göre Berners Lee, aslında genel adıyla internet dediğimiz web protokolünü tasarlarken internet üzerinde bulunan tüm projelerin, programların ve bilgisayarların kaydını tutma amacındaydı.
Berners Lee, NeXT isimli bilgisayarını kullanarak 1990 yılında bir tarayıcı geliştirdi ve dünyanın ilk web içeriğini de bu tarihte oluşturdular.O içerik CERN telefon listesiydi.
İzleyen Ağustos ayında web protokolünün yani kısacası internetin kapıları dünyaya açılmaya başladı. 1992 yılı itibariyle internete bağlı 50 sunucu mevcuttu. 1994 yılına gelindiğinde bu sayı 2500′e çıktı. Kısacası bugün tüm dünyayı saran internet o tarihten itibaren hızını almıştı.
Internetin gelişimi bize bilgisayarlar arası iletişimi kurabilmek için gerekli altyapıyı sağlamıştı ancak web protokolü de internetin en önemli veri taşıyıcısı konumundaydı. Bugün milyonlarca web sitesi mevcut ve hızla artmaya devam ediyor.
15 Mart 1993: İlk web browser geliştirilip halka download için sunuldu. Adı “Mosaic”. Marc Andreessen ve Eric bina isimli iki üniversite öğrencisinin bitirme teziydi bu aynı zamanda.
Ocak 1994: Yahoo geliyor. Yahoo nun Uzun ismi “Yet Another Hierarchical Officious Oracle”. Kısaltılarak Yahoo olarak son halini aldı.Jerry Yang ve David Filo nun Stanford Üniversitesi’nde doktoralarını yaptıkları sırada sadece hobi amaçlı olarak tavsiye ettikleri web sitelerinin listesini içerecek bir web sayfası olması amacıyla açtıkları Yahoo tarihe damgasını vuracaktı.
9 Ağustos 1995: Döneminin en ünlü ve yaygın web browser ı Netscape borsa da halka açıldı. Bu gelişme, internetin hızla insanlar arasında  yayılmasını hızlandıran gelişmelerden de biri olarak düşünülmekte. 1995 yılında Netscape halka arz edildiğinde aynı gün hisseleri anında 28 dolardan 75 dolara fırladı ve günü 58 dolardan kapattı.
Netscape in bu girişimi ardından birçok büyük internet firmasına örnek teşkil etti. Nisan 1996 Yahoo, Mayıs 1997 Amazon, Eylül 1998 eBay ve daha birçoğu.
3 Eylül 1995: eBay.com kuruldu.. İlk olarak Amerikalıların kullanılmış eşyalarını satabilmeleri üzerine hizmete başladı. eBay da satılan ilk ürün bir laser pointer oldu. 14.83 dolara alıcı buldu.
16 Temmuz 1996: Amazon.com kuruldu.. Bugünkü dünyanın en büyük kitap satış sitesi olan Amazon’un hikayesi de yazılsa kitap olur nitelikte.
Mesela Amazon’un kurucusu Jeff Bezos’un ülkeyi boydan boya kat ettiği uzun bir seyahatten bahsedilir. Eşi arabayı kullanırken Jeff ise yan koltukta otururken Dizüstü bilgisayarında Amazon.com’u geliştirmiş. Amazon.com kurulmasından tam 6 yıl sonra yani 2002 yılında kar etmeye başladı.
7 Eylül 1998: Google kuruldu! ve yine geliştiricileri Stanford üniversitesinden çıktı. 1995 yılında Stanford Üniversitesinde tanışan Sergey Brin ve Larry Page’in bitirme projeleri olan BlackRub Google nin temellerini oluşturacaktı.
1998 yılına gelindiğinde Larry’nin yurttaki odasında veri merkezlerini kuran ikili, BackRub projesini satmak için arayıştaydı. Bu amaçla gittikleri ilk isim ise çok ilginçtir ki Yahoo’nun sahibi David Filo idi.
David Filo ise teklifi geri çevirdi. Bunun ardından Eylül 1998 tarihinde Silikon Vadisindeki bir garajda Google Inc. kuruldu.
15 Ocak 2001: Jimmy Wales, bugün dünyanın en büyük internet ansiklopedisi olan Wikipedia yı kurdu. Wales, Wikipedia’ya girdiği ilk konuyu hatırlayamıyor ancak sistem denemeleri sırasında yazmış olduğu ilk cümleyi kolayca hatırlıyor: “Hello World!”
Mart 2003: Üyelerini birbirine bağlayarak sosyal paylaşım ağı kavramını ilk olarak oluşturan Friendster Jonathan Abrams tarafından kuruldu. 2003 yılının Haziran’ında tam 1 milyon üye sayısına ulaşmıştı. Daha sonrasında malum MySpace, Twitter, Facebook gibi güçlü rakipler sahnede yerini aldı.
 

Google'dan müthiş bir proje geliyor...

Google ile ilgili bir haberimiz var yine.Ama bu sefer muhteşem bir projeyi yönetiyorlar.Bu proje ile birlikte Dünya genelinde unutulmaya yüz tutmuş,ya da pek bilinmeyen diller yaşatılacak.Örneğin Ojibwa veya Navajo dillerini duyan var mı? Eminim yoktur,işe bunlar gibi binlerce dil google sayesinde yaşatılacak. Bu dilleri konuşan insanların,bilimleri,sanatları,şarkıları,kısacası kültürel değerleri googleın projesi ile birlikte,tüm dünya tarafından takip edilebilir hale gelecek. Dünya üzerinde ki diller hakkında yapılan araştırmalara göre;dillerin yüzde 50'si 2100 yılında ortadan kalkacak.Fakat google gibi büyük şirketler sayesinde bu oran en aşağı seviyeye çekilebilecek.  Yazımızın amacı Google'ı övmek değil kesinlikle,fakat insanlık için atılan her olumlu adım övülmeye layıktır öyle değil mi. Bu yüzden de tüm alkışlar Google'a diyoruz.
 

İlk Gigapiksel Kamera üretilmiş...

Teknolojide ki gelişme insanın başını döndürüyor gerçekten.Amerika da bulunan 2 üniversite ortaklaşa bir projeye imza atmışlar.Bu proje ile dünyanın ilk gigapiksel kamerası üretilmiş.Bizim kullandıklarımızın megapiksel olduklarını da hemen belirtelim.Neyse araştırmacılara göre bu kamera ancak 5 yıl sonra tüketicilere sunulabilecekmiş.Kameranın çeşitli özelliklerini belirterek onun geleceğin teknolojilerinden biri olduğunu ortaya koyalım.
 Bu kamera, 98 mini kameranın birleşiminden oluşmakta.Kameranın çözünürlüğü,120 derecelik bir alanda insan görüşünden daha iyi bir çözünürlük sunuyor.Yeni kamera 50 gigapiksele kadar (50 bin megapiksel )  fotoğrafları yakalayabiliyor.Çekilen fotoğraflar öylesine detaylı ki,1 kilometre uzakta ki,3..8 cm'lik bir nesne bile görüntülenebiliyor.Ayrıca çekilen fotoğraflar 120 derece genişliğinde görüntüleniyor.Araştırmacılara göre projenin önünde ki en büyük engel,kamera için düşük güçle çalıştıramamak ve daha küçük devreleri entegre edebilmekmiş.Prototip kameranın boyutlarının da 76*76*51 cm olduğunu hemen belirtelim.Biraz büyük görünebilir,fakat 5 yıl içerisinde daha da küçültüleceğinden eminiz.Fotoğrafçılıkla uğraşanlar için güzel bir gelişme olduğunu da hemen belirtelim.
 

Domates,meğer Hristiyan bir yiyecekmiş...

Sonunda bunu da gördük.Bu ilginç haberimiz Mısır dan.Aşırı İslamcı bir grup,domatesin Hristiyan olduğunu ve yenilmesinin kesinlikle haram olduğunu ilan etmiş.Sanırım gerekçeleri de kesilmiş domates içinde haç işaretine benzer bir görüntü.Bu görüntü yüzünden Hristiyan ilan ettikleri domatesin kesinlikle tüketilmemesi gerektiğini belirtiyorlar.Ne diyelim,Allah akıl fikir versin bunlara...Haberimiz okumaya devam edin lütfen.Gülümsemenize neden olacak eminim..


Çekişmeli cumhurbaşkanılığı seçimi, meclisin feshedilmesi, Askeri Konsey'in yetkileri üzerine aldığı 'darbe' derken Mısır'da siyasi tansiyon giderek yükseliyor. Ancak aşırı İslamcı tutumlarıyla tanınan Selefiler'in  başlattığı tartışma, tüm bu siyasi gündemi gölgede bırakabilir! 

HRİSTİYAN DOMATES 
Selefi hareket içinde yer alan Mısır İslami Halk Birliği, Facebook sayfasında yayınladığı bir mesajla domatesi Hristiyan ilan etti. Ortadan ikiye ayrılmış bir dopmates fotoğrafının yer aldığı sayfada şunlar yazıldı: 
"Domates yemek haramdır çünkü domates Hristiyandır. Domates Allah'a değil, Teslis'e (Hristiyanlık'taki Baba-Oğul-Kutsal Ruh üçlemesi) şükreder."
"PEYGAMBERİMİZ'İ RÜYASINDA GÖREN HANIM KARDEŞİMİZ..." 
Facebook sayfasında bu mesajın paylaşılması isteniyor ve bunun için de çok ilginç bir neden öne sürülüyor: 
"Bu mesajı paylaşmanızı istiyoruz çünkü Filistinli bir hanım kardeşimiz, Peygamberimiz'i rüyasında görmüş. Rüyada Peygamberimiz ümmetini ağlayarak domates yememeleri konusunda uyarıyormuş. Eğer bu mesajı paylaşmazsanız, biliniz ki buna engel olan Şaytan'dır."
Kısa süre içinde sosyal medyada yankı bulan bu paylaşım sonrasında Selefiler geri adım atarak, iletinin domates yenmemesine yönelik olmadığını, sadece ortada haç olacak şeklde domatesin kesilmemesi konusunda bir uyarı olduğu yönünde bir mesaj yayınladı. 
 

Aç gözlü Kayserispor!!!

Şu Türk takımlarını,transfer politikalarını anlamıyorum.Bugünün gündeminde, Galatasaray'ın Kayserispor'lu Amrabat'ı almak için girişimlere başladığını borsaya bildirmesi bulunuyordu.Yaklaşık 4 saat sonrada bu girişimlerin olumsuz sonuçlandığı yine borsaya bildirildi.Bir Galatasaraylı olarak Amrabatı takımda görmek isterdim.Ama alınamasa da dünyanın sonu değil.Anlayamadığım,takımda kalmak istemeyen bir futbolcu için Kayserispor'un istediği fiyat! 15 milyon Euroyu, Kayserispor yöneticileri acaba bir arada görmüş mü de böylesine bir fiyatı istiyor? Amrabat'ı almak isteyen, başka bir Anadolu kulübü olsaydı yine aynı fiyatı isterler miydi? Gerçekten anlaşılması zor bir transfer görüşmesiydi bu. Galatasaray'ın teklif ettiği 7 milyon Euro bile bence fazla. Amrabat açık açık Kayseri de oynamak istemediğini belirtmiş,Kayseri spor yönetimi, böyle düşünen bir futbolcudan nasıl verim alabilir ki. Çok sevdiğim bir kulüptü Kayseri spor,fakat şimdi nefret ettiğim bir kulüp haline geldi ve eminim çoğu Galatasaraylı böyle düşünüyor.Yüzde 1500 eminim ki;Kayseri spor, ileride Amrabat'ı satmak isteyecek ama karşılık olarak 3 milyonu bile alamayacak.Ve inşallah böyle olur. 
 

Türkiye-Yunanistan Benzerliği

Yunanistan'ı takip ediyor musunuz,bilmiyorum. Siyasi olarak kötü bir dönemden geçiyorlar.Ekonomik olarakta yine aynı şekilde kötü bir dönem yaşıyorlar.Neden böyle bir yazı derseniz eğer,Yunanistan'ın yaşadıkları sizlere de tanıdık gelmiyor mu? Bana çok tanıdık geliyor.90'lı yıllarda ki o siyasi bunalımları hatırlamayan yoktur herhalde.Her hafta başbakanın değiştiği bir zamanı yaşıyordu Türkiye. Hatta Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz, başbakanlık nöbeti tutar olmuşlardı. Bu hafta sen başbakan olacaksın,sonraki hafta da ben olcam, gibilerinden siyasi açıklamaları hatırlıyorum hala. Sürekli koalisyon hükümetleri kurulurdu,koalisyon olduğu için de bir devamlılıktan ve istikrardan bahsetmek mümkün olmazdı.Sonuçta da bu durumdan en çok zararı da, ekonomi ve dolayısıyla da vatandaşlar görürdü.İMF'den aldığımız borçlar; Osmanlı'nın son döneminde kurulan Duyunu Umumiye'yi hatırlatıyordu.Yani ekonomimiz sürekli, dış güçlerin kontrolü altındaydı. Gecelik faizler yüzde 1500 leri görüyordu.İşte böyle karanlık bir dönem geçirdi Türkiye,ve bunun çok çok benzerini şuan komşu Yunanistan yaşıyor.Siyasi olarak tam bir kaos yaşıyorlar,koalisyon hükümetini zor ve daha yeni kurdular.İMF'ye olan borçları ise tavan yaptı.Sürekli yeni antlaşmalar imzalıyorlar.AB'ye olan borçları ise nerdeyse Milli Hasılaları kadar oldu.Sürekli, Yunanistan'ı kurtarma paketlerini okuyoruz gazetelerde.Ayrıca, Yunanistan'ın da sık sık askeri darbelere sahne olduğunu da unutmayalım. Gerçekten de birbirine benzemiyor mu Türkiye ve Yunanistan'ın yaşadıkları sorunlar? Tek bir fark görüyorum. O da sorunları ortaya çıkaran nedenler.Türk halkı hiç bir zaman Yunan halkı kadar zengin bir hayat yaşamadı.Ama buna rağmen ekonomik istikrarsızlıktan en büyük zararı yine Türk halkı ödedi.Buna karşın, Yunanistan da ki ekonomik çöküşün sorumlusu olarak, lüks bir hayatı tercih eden Yunan halkı gösteriliyor.Orada yönetici sınıfı cebine fazladan pek para aktarmamış.Bizde ise yöneticilerimiz her kriz ortamını olabildiğince iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışmış.
Sonuç olarak,çok uzun yıllar boyunca,hatta asırlarca aynı bayrak altında yaşamamızdan mıdır nedir,birbirine çok benziyor Türkiye ve Yunanistan.eğer elinizde bol miktarda para varsa, bunu Yunan devlet bankasında faize yatırarak değerlendirebilirsiniz.2001 de bizim bankalarımızdan dışarıya 5 milyar dolar para çıkışı olmuştu.Bu da gösteriyor ki,birileri bu krizin yaşanacağını ve bunu paraya çevirebileceklerini biliyordu.Bende Yunanistan da böyle bir kriz bekliyorum açıkçası.
 

2012 Eurovision Şarkı yarışması gerçek sonuçları!!!

Eurovision Şarkı yarışmasında Sertap Erener den sonra başarı yakalayamadığımız ortada,tabi dördüncülükleri  6.lıkları saymazsak.Bu yıl yapılan yarışmada ise Can Bonomo ile temsil edildik ve yarışmayı 7. sırada tamamladık. Buraya kadar yine aynı sonuç alındı,ama geçen seneye göre başarılı olduğumuzda bir gerçek. Neyse yarışma sonuçları ile ilgili genel bir rapor hazırlanmış yetkililer tarafından. Ülkelerin aldığı halk oyları ve profesyonel jüri oyları bu raporda belirtilmiş. Ortaya çıkan sonuçta aslında gerçeği gösteriyor.Peki nedir bu gerçek? Bu yarışmada kullanılan oylama sistemi aslında hiç bir işe yaramıyor. İnsanlar kendilerine siyasi ve kültürel olarak yakın gördükleri ülke adaylarına oy veriyorlar.Oy verdikleri şarkı ve ortaya konan performans ne kadar kötü olursa olsun,yine de oylarını bu yönde kullanıyorlar.Neyse hemen yazımızın devamında çeşitli istatistikler var,onları okuduğunuzda bizlere hak vereceğinizden eminiz.

Eurovision Şarkı Yarışması'nı genel klasmanda 7'nci olarak bitiren Can Bonomo'nun profesyonel jüri oylarına göre 22'nci sırada olduğu kaydedildi ...
Eurovision komitesi, geçen 26 Mayıs'ta Bakü'de finali yapılan Eurovision Şarkı Yarışması'nın sonuçlarıyla ilgili bir rapor yayımladı. Buna göre final gecesinin televizyonlarda yaklaşık 64 milyon kişi tarafından izlendiği belirtilirken, halk ve juri oylarına göre oluşan klasman ayrı ayrı verildi.

Genel klasmanda 7'nci sırada (112 puan) olan Can Bonomo , halk oylarında 4'ncü (176 puan), profesyonel jüri oylarına göre ise 22'nci sırada (50 puan) yer aldı. Açıklanan sonuçlarda finalde yarışan 26 ülke arasında, Türkiye, halk oyu ile profesyonel jüri oyu arasında en fazla farkın olduğu ülke oldu.

Oylama sonucu 259 puanla yarışmada 2'nci olan, "Buranovskiye Babuşki" grubuyla katılan Rusya, halk oylamasında da 2'nci sırada (332) bulunurken, profesyonel jüri oylamasında 11'nci sıraya (94) geriledi.

Ayrıntılı sonuçlarda farklı durumda kalan ülkelerde olurken, genel klasmanda 22'nci olan Fransa halk oylamasında 26'ncı, profesyonel jüri oylamasında 13'ncü, genel klasmanda 9'ncu olan İtalya da halk oylamasında 17'nci, profesyonel jüri oylamasında ise 4'ncü sırada yer aldı.

Eurovision Şarkı Yarışmasını 372 puanla kazanan İsveç, hem halk (343) hem de profesyonel jüri (296) oylamalarında bu birinciliğini korudu.
 

Yanında eşi ve çocukları ile bir adam,karşısında ise onlarca polis

İstanbul da dün gece ilginç bir olay yaşanmış.Fatih'te gece 02.30 sıralarında meydana gelen bu olayda bir adam, karısı ve çocuklarının önünde onlarca polis tarafından feci şekilde dövülmüş.Bahaneleri de,yani polislerin bahaneleri,adamın kendilerine yol vermemesiymiş.Bu polislerin teröristlere böylesine davranmadığından da eminim. Güçleri yanında eşi ve çocukları olan bir adama mı yetti diye, sorasım geliyor bu polislere.Neyse haberimizle başbaşa bırakayım sizleri.


   Olay yerine gelen onlarca polis, eşinin ve çocuklarının gözleri önünde şahsı öldüresiye dövdü. Eşinin yalvarmasına aldırış etmeyen polisler, yerde yatan şahsa tekme ve kemerlerle vurdu. 
   Olay, Fatih'te önceki gün saat 02.30 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre sokakta seyreden polis otosu, karşıdan gelen araca yol vermiş gibi yapıp aracın önünü kesti. Otomobilde eşi ve çocukları bulunan sürücü ile polislerin arasında yol verme tartışma yaşandı.
   Bir vatandaşın cep telefonuyla çektiği görüntülere göre polisler tartıştığı şahsa önce vurmaya başlıyor. Bu sırada olay yerine çok sayıda resmi polis yığılıyor. Polisler, sürücünün eşinin çırpınışlarına aldırmadan şahsı yere yatırıp dövmeye başlıyor. Hızını alamayan bazı polisler ise kemeriyle yerde yatan şahsa vurmaya devam ediyor. Ayağa kaldırılan sürücü önce tenha bir yerde, ardından da polis aracında dayak yemeye devam ediyor. Polisler, baygın bir halde yatan şahsın yardımına gelen esnafları da olay yerinden uzaklaştırıyor. Eşi ve çocuklarının gözleri önünde dayak yiyen şahıs, polis aracına bindirilerek gözaltına alınıyor. Bu arada olayı  doğrulayan mahalle esnafı, basın mensuplarına konuşmaktan kaçındı
 

En Güzel Oyunlar Bu Sitede!!


   Bu bloğu kurmam da ki amaç,internette yaşananları,internetin nabzını sizlerle paylaşmaktır. İnternette çok fazla zaman geçiriyoruz ve ben de sizlere internette, elimden geldiğince rehberlik etmek için bu bloğu kurdum. Çok fazla zaman geçiriyoruz dedim,hep haber okuyacak ya da sosyal medya da haberleşecek değiliz ya,biraz da oyun oynayalım.Herkesin kolayca oynayabileceği internette ki en güzel oyunların olduğu bir site ile karşılaştım.
  Sunoyun.com oyun konusunda Türkiye’nin en iyi sitelerinden biri olduğu kesin.Sitenin anasayfası oldukça kullanışlı ve şık görünmekte.Gözleri yormayan bir görünüme sahip.İstediğimiz oyuna kolayca ulaşabilmekteyiz.Bu bakımdan navigasyonu oldukça kullanışlı. Ayrıca oyunların yüklenme hızı da gayet iyi.Herkese göre oyun var burada.Politikadan mı hoşlanıyorsunuz? Sarkozy’i döverek rahatlayın.Sarkozy’i tokat manyağı yaptım ne yalan söyleyeyim,ama hak etmişti bunu J
Muhteşem Yüzyıl fanatiğimisiniz? Hürrem sultan ile Mahidevran Sultan’ı Kanuni’nin önünde dövüştürün.Hem böylece hangisine sinir oluyorsanız,sinirinizi bir güzel çıkartırsınız.Ben şahsen bayıldım bu oyuna.Her ne kadar diziyi izlemesem de, diziye ve oyuncularına olan öfke mi bu oyunu oynayarak giderdim J Kuzey ve Güney dizisi karakterlerini de unutmayalımJ Aralarında yapacakları dövüş sonunda kazanan Cemre’yi götürecek.Dizi de Kuzey’i mi seviyorsunuz,verin Güney’e odunuJ Ayrıca binlerce atari oyunları var burada.Hani küçüklüğümüzde okuldan kaçıp gittiğimiz o atari salonlarındaki oyunların bir çoğu bu site de bulunuyor.Son zamanların en meşhur oyunlarından biri olan Angry Birds oyunu da yine bu site de bulunuyor.Şu kızgın kuşa yardım elinizi uzatınJ araba oyunları tutkunuysanız ve Gigabytler büyüklüğünde ki oyunlardan sıkıldıysanız,değişiklik arıyorsanız bu site de ki oyunlar tam size göre.Ayrıca spor oyunları,online oyunlar gibi bir sürü oyun çeşidinden binlerce oyun bu sitede sizleri bekliyor.Ayrıca çocuğunuz için de sizin kontrolünüzde olan,güzel,güncel,içeriği bol olacak bir oyun sitesi arıyorsanız,yine önerimiz bu site olacaktır.Çocuklar için en moda oyunlardan biri olan makyaj ve bebek giydirme oyunları da bu site de bulunan binlerce oyun arasında yer almaktadır.
   Kısacası, günün stresini ve yorgunluğunu atabileceğiniz harika bir site.Bu siteden çıktıktan sonra tekrar siteyi ziyaret edeceğinizden eminim.

 

İnsan kılığındaki bu yaratığa dikkat...

İlginç haberler okuyoruz gerçekten.Bazen öyle haberler görüyoruz ki;olayın kahramanı sözde insan,ama işlenen suçun insanlıkla uzaktan yakından bir ilgisi bulunmayabiliyor.İşte öyle bir haber bu haber.Alanya da bir restoranın tuvaletinde yaşanmış bu olay.Restoran çalışanlarının yemek artıklarıyla besledikleri bir kedi varmış.Bu kedi çevresinde sevildiği için oldukça rahat hareket ediyormuş.Su içmek için restoranın tuvaletine girmiş bu kedi.Fakat insan kılığına girmiş bir yaratık,bu kediyi takip ediyormuş.Tuvalete giren kedinin peşinden bu yaratıkta tuvalete girmiş. Sonrasında kediyi yakalamış, bacaklarını kırmış,gözlerini oymuş ve klozette boğmuş. 20 dakika boyunca kediye eziyet etmiş.Daha sonrasında ise hiç bir şey olmamış gibi tuvaletten çıkıp kayıplara karışmış. Güvenlik kameraları tarafından tespit edilmiş bu insan kılığındaki yaratık. Bu blogta bu türden haberleri de okuyorsunuz,çünkü bir şeye dikkat çekmek istiyoruz.Bu dünya sadece biz insanların değil.Bizlerden çok önce vardı,bizlerden çok sonra da var olacak.Kendimizi bir halt sanıp canlılara böylesine eziyet etmek,aslında insanoğlunun ne kadar da aşağılık bir canlı türü olabileceğinin en büyük kanıtı olsa gerek.Polisler bu insan kılığındaki yaratığı tespit etmiş ve yakalanması için çalışmalara başlamış.İnşallah yakalanır ve, kimliği ile fotoğrafı basında yayınlanır.Böyle yaratıklardan eğer çevrenizde görüyorsanız onlardan uzak durun,hayvanlara böylesine davranan bu tür yaratıklar, insanlara kim bilir neler yaparlar...
 

Elektrik, su gibi hayati artık..

Elektriğin insan hayatı için ne kadar büyük bir öneme sahip olduğu tartışılamaz öyle değil mi? Elektriğin önemini gözler önüne seren bir olay yaşandı. Dünyanın en büyük teknoloji üreticilerinden bir olan Samsung'un televizyon fabrikasında gerçekleşen bir elektrik kesintisi,şirkete milyonlarca dolarlık bir zarara yola açtı. Gece saatlerinde meydana gelen 10 dakikalık bu arıza,en az 10 milyon dolara mal oldu.Dakikada nerdeyse 1 milyon dolarlık bir zarar.Bu elektrik kesintisine ise bir işçinin elektrik trafosunda yapmış olduğu bir hatanın neden olduğu düşünülüyormuş.
 

Atatürk'ün Kitaplığını merak ediyor musunuz?

Atatürk'ün okuduğu kitapları okumak ister misiniz? Eğer cevabınız evet ise sizin için güzel bir haberimiz var.Atatürk'ün İÜ.Nadir Eserler Kütüphanesinden yararlanarak okumuş olduğu 175 eser internet ortamına aktarıldı.''Atatürk ile okumak'' adlı projede,ziyaretçiler bilgisayarlarına indirecekleri simülasyon programı yardımı ile İÜ Yazma eserler kütüphanesinin içinde gezerek,175 kitap içinden merak ettiklerini okuyabilecekler. Tarihten edebiyata,sosyolojiden siyasete kadar bir çok tür kitap ile birlikte,Atatürk'ün okurken kenarına notlar aldığı  yada kimi satırların altını çizdiği,düşüncelerini yazdığı kitaplara da artık internet üzerinden ulaşabileceksiniz.
Amacı, ''Atarük'ü bir okur ve yazar olarak tanıtmak'' olan proje kapsamında web sitesi de oluşturulmuş durumda. www.ataturkleokumak.edu.tr adresinden,Atatürk'ün okuduğu 175 kitabı sizlerde okuyabilirsiniz.  Kitap meraklıları yanında,Atatürk'ü anlamak isteyenler içinde gerçekten müthiş bir fırsat sunuluyor. Kaç kişi bu fırsatı değerlendirecek,bunu zaman gösterecek.
 

İnternette yeni yasaklar...

İnternette yasak uygulayan ülkelerden birisi de Etiyopya.Bu ülke hükümeti,yeni bir yasakla gündeme geldi.24 mayısta Etiyopya da bir yasa çıkarıldı.Bu yasa ile birlikte Skype,Google Talk gibi hizmetlerin kullanılması yasaklandı.Yasaklara uymayanların ise 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacakları da açıklandı. Hükümetin bu yasağı nasıl uygulayacağı ise merak konusu.
Etiyopya da internet alanında çok katı kurallar uygulanmakta.Ülkede ki tek internet sağlayıcısı şirket de zaten devlet kontrolü altında bulunmakta.Ayrıca özel şirketlerin ithal ettikleri iletişim cihazları için devletten lisans alma zorunlulukları da bulunuyor.Bu sayede devlet tüm iletişim cihazlarını denetleyebiliyor.Ayrıca 84 milyon nüfusa sahip ülkede sadece 700 bin civarında kişinin internet erişimi olduğunu da ayrıca belirtelim.Bu bilgiler ile Türkiye de ki yasakları karşılaştıracak olursak,sanırım ne kadar şanslı olduğumuz ortaya çıkıyor.Sonuç olarak,eğer bu ülkeye gidecek olursanız, internette neyin yasak olduğuna dair araştırma yapmanız,sizin için hayırlı olacaktır.
 

İstanbul, Alan adı uzantısı olacak

İstanbul için internette ki atak devam ediyor.İstanbul Büyükşehir Belediyesi, ''istanbul'' ve ''ist'' alan adı uzantıları için, internet tahsisli sayılar ve isimler kurumuna (ICANN) başvurmuş. Eğer bu başvuru kabul edilirse, ''ist'' uzantılı sitelerle tanışacağız. Ayrıca dünyanın pek çok büyük şehri ve metropolü, kendi alan adı uzantılarını kullanıma açabilmek için ICANN'a başvuruda bulunmuş.Başvuruların maliyeti yaklaşık 370 bin dolar civarında olduğu da büyükşehir başkanlığı tarafından açıklanmış.ICANN başvuruların değerlendirilme sürecinin temmuzda başlayacağını,sonuçların ise gelecek yılın ocak ayında açıklanacağını belirtmiş.
 

Türkiye'nin askeri gücünü merak ediyor musunuz?

Politik görüşünüzün ne olduğunu bilmiyorum,önemli de değil zaten.Çünkü burası siyasi bir arena değil.  Konumuz Türkiye olunca, Türkiye'nin askeri gücü olunca herkesin aynı görüşe sahip olduğunu,olması gerektiğini düşünüyorum. Peki nedir bu görüş? Türkiye'nin askeri güç olarak,askeri üretim olarak dışa olan bağımlılığından kurtulması. İşte bu konuda Türkiye büyük işler yapıyor.Özellikle son yıllarda, askeri savunma sistemlerine büyük yatırımlar yapılıyor. Kendi gemimizi,kendi tankımızı,kendi insansız uçağımızı,kendi piyade tüfeğimizi yapıyoruz. Hükümetler gelip geçicidir,fakat askeri alanda ki yenilikler hükümetlerden ayrı tutulmalıdır.Yani siyasi görüş,bu konuda 2. planda tutulmalı,yapılan yenilikler alkışlanmalıdır. Bu konuda,yani Türkiye'nin askeri alanda neler yaptığı ile ilgili bir videoyu yazımıza ekledik.Bu videoda Türkiye'nin gerçek gücünü göreceksiniz.Belki biraz uzun diye düşünebilirsiniz.Fakat ne kadar uzun olursa o kadar iyi olur değil mi?
 

e-okul şifresini kıran öğrenciler..

Daha önceki yazılarımızda şifre güvenliğinin,özellikle internette kullanılan şifre güvenliğinin öneminden bahsetmiştik. İşte bununla ilgili bir olay ortaya çıkarılmış. Olay İzmit'te bir okulda meydana gelmiş. Okul da eğitim alan bir grup öğrenci,okula ait e-okul şifresini kırmış ve düşük olan notlarını yükseltmişler.Ayrıca tüm devamsızlık bilgilerini değiştirmişler.İşin ilginç yanı ise aslında olayın ortaya çıkmasının bir tesadüf sonucu olması. Şifreyi kırıp,notlarını değiştiren öğrenciler kendi aralarında yüksek sesle olayı konuşurken bir öğretmen bunları duymuş ve sonunda da olay ortaya çıkmış.Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte 13 öğrenci okuldan atılırken,40 öğrenci ise uzaklaştırma cezası almış.Peki okulun internetten sorumlu kişisi neden ceza almamış? Öğrencilerin böyle bir şey yapmalarının sebebi, görevlilerin işlerini fazla önemsememeleri olamaz mı? İnternete gereken önemi  bundan sonra eminim vereceklerdir,fakat öğrencilerin okuldan atılmalarını da doğrusu, doğru bulmuyorum.
 

Sosyal Ağların Yeryüzündeki Dağılımı

Hemen her gün Facebook üzerine yeni bir araştırma yapılıyor.Bunlardan birinin sonuçlarını paylaşmak istedik. İtalyan sosyal medya uzmanlarının yaptığı bu araştırma ile popüler sosyal ağların dünyada ki dağılımı incelenmiş. İncelenen sitelerin alexa ve Google Trends gibi sitelerde ki aranma trafiklerine göre bir harita oluşturulmuş.845 milyon aktif kullanıcısıyla Facebook, dünya da en çok tercih edilen sosyal ağ olmuş.Dünya genelinde 137 ülkeden 126'sında birinciliği Facebook elde etmiş.Bu 126 ülke içerisinde Türkiye de yer almakta.Tabi popüler olmadığı ülkelerde bulunmakta,her ne kadar 11 ülke olsada sonuçta kendini kabul ettiremediği ülkeler bunlar.Örneğin Rusya'da Odnoklassniki,Çin de ise QZone sosyal ağ piyasasında hakim olan siteler.Bu ülkelerin nüfuslarını göz önüne aldığımızda kullanıcı sayısının azımsanmayacak oranda olduğunu anlayabiliriz.Araştırma sonucunda ortaya konan harita da facebook'tan sonra gelen sosyal ağlar ise Twitter ve Linkedln olmuş.Google Plus ise henüz kendisini sosyal ağ olarak kabul ettirememiş görünüyor.
 

Çin Uzay İstasyonu inşaası...

ABD ve Rusyadan sonra uzaya, kendi başına insanlı uzay aracı gönderebilen 3. ülke olan Çin,2008 den bu yana 4. kez insanlı bir uzay aracını yörüngeye gönderiyor.Çinli yetkililere göre taykonotlardan birisi kadın olacakmış.Bu uzay aracı Semavi saray anlamına gelen Tiangong1 uzay istasyonuna kenetlenecek.Uzayda müthiş bir yarış yaşanıyor.Çin 60 ton ağırlığında bir uzay istasyonu inşaası üzerinde çalışıyor ve bu istasyonu 2020 yılına kadar bitirmesi bekleniyor.Daha önceleri aslında Çin'in, ABD'nin liderliğini sürdürdüğü 16 ülkenin katkı verdiği uluslararası uzay istasyonuna dahil olması bekleniyordu,fakat ABD Çin'in katılımına itiraz etti ve Çin kendi başına uzay istasyonu inşaasına başladı.Bunu bitirmesi ve uzay yarışında büyük yol katetmesi bekleniyor.Soru şu: Bu yarış nereye kadar devam edecek? Belkide artık ileride ülkelerin gelişmişliğini belirleyen ana krater olarak uzayda olup olmamasına bakılacak.Neyse ilerleyen yıllarda Türkiye'nin de kendi üretimi olan uyduyu fırlatacağı konuşuluyor.Bakalım,görebilecek miyiz o günleri!!
 

VOL SİTRİT: Haberler hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı:)

     Haberlerden bıktınız öyle değil mi.Her gün karşımızda dolandırıcılık,cinayet,cinnet,tecavüz,hırsızlık...vb. bir sürü haber görüyoruz.Sabah açıyoruz televizyonu ve iç karartıcı haberler karşımızda Bu tür haberlerle günümüzün geri kalanı da aynı şekilde iç karartıcı geçiyor en azından benim için.

     İnternette gezinirken bir siteyle karşılaştım.Sitenin adı VOLSİTRİT.Baya da güzel bir site.Haberleri sunuyor ama yalan haberleri.Yalan, hiç bu kadar güzel olmamıştı diye düşünüyorum:) Düşünsenize sabahları tecavüz ya da cinayet haberleri yerine bu türden yalan haberleri okuduğunuzu.Güleceksiniz,eğleneceksiniz ve gününüzün geri kalanı çok daha güzel geçecek.Örneğin hoşuma giden yalan haberlerden biri Adalet kavramı üzerine verilmiş:) Yazı Adalet yerini buldu mu başlığı altında veriliyor.Yalan haber de, Adalet adındaki bir kadının evden kaçması ve Muharrem adındaki bir adamın yanına yerleşmesi nükteli bir şekilde anlatılmış,ve sonunda Adalet'in yerini bulup bulmadığı eğlenceli bir şekilde tartışılmış:) Hoşuma giden yalan haberlerden biri de, sevgililer günü ile ilgili olanı.Ee Taksim de hep hükümet ya da başka herhangi bir şey protesto edilecek değil ya.Bir grup, Taksim meydanında Sevgililer günü'nü protesto etmiş.Bu protestocular pankart açmış ve daha çok sevgili istediklerini belirtmişler:) Tabi bir de karşıt grup varmış.Bu grupta ''Burada aile var'' diyerek protestocuları protesto etmişler:) 
     Kısaca eğlenceli bir site.Bu tarzda siteler insana haberleri sevdiriyor gerçekten,her ne kadar yalan haber olsalar da.Eğer bu siteyi ziyaret etmediyseniz,bir girip bakın derim.Eğleneceğinizi garanti ediyorum.Siteye buradan ulaşabilirsiniz.

 

Facebook'un modası geçiyor mu ne?

İnterneti kullanan nerdeyse herkesin en az bir kez ziyaret ettiği bir site Facebook.Hakkında bir çok araştırma yapılan site yine Facebook sanırım.Bu araştırmalardan biri, facebookun artık eskisi gibi vazgeçilmez olmadığını ortaya koymuş.Ankete katılan bin Amerikalı'nın yüzde 80'i, internet üzerinden herhangi bir ürün almadıklarını belirtmiş,bunun nedenini de ürünlere artık güvenmediklerini  ya da ürün tanıtımlarının yani reklamların iyi yapılmadığı olarak belirtmişler.Ayrıca artık facebookta arkadaş profillerine daha az bakıldığı, diğer facebook üyeleri ile daha az paylaşım yapıldığı da yine bu araştırma sonuçlarında ortaya konmuş.Halka arz edilen facebook,piyasa değerinin yarısını 2 hafta içerisinde kaybetmiş durumda.Sanırım önümüzde ki 3-4 yıl içerisinde de kullanıcılarının büyük bir bölümünü kaybedecek gibi görünüyor.2000 li yılların başında Yahoo'nun, internet dünyasının kralı olduğunu kaç kişi hatırlıyor? Facebook'un sonu da aynı şekilde olacak gibi görüşleri paylaşan bir çok insan olduğunu da belirtelim.
 

Şifrelerinize dikkat edin!!!

Eğer internette bolca zaman geçiriyorsanız,bir çok siteye üyeliğiniz var demektir.Hatta bazen üye olduğumuz yerleri bile unutabiliyoruz.Neyse aslında sadece internette değil, bir çok başka alanda şifre kullanıyoruz öyle değil mi? Bir çok insan şifrelerini özenle seçiyor ama diğer bir çok insan içinse aslında üye olunan yere giriş için gereken bir isim ya da rakam yığınından başka bir şey değil,bu yüzden de son derece zayıf şifre kullanabiliyorlar. hala bir çok kişi 123456 gibi basit şifre kullanmaya devam ediyor,hem de banka hesabı gibi kritik bilgileri korumak için.İngiltere de bir üniversite, kullandığımız şifreler hakkında bir araştırma yapmış.Araştırma sonuçlarına göre şifre seçimlerimiz içinde bulunduğumuz yaş gruplarını yansıtıyormuş.Yani kullanıcı yaşı arttıkça,şifrenin kuvveti de artıyormuş (yani bir şeylerin değerini zaman geçtikçe anlıyoruz). Ayrıca kullanılan dil de şifrenin zorluk derecesini artırabiliyormuş.Almanca ve Korece dilleri kuvvetli şifre yaratmakta daha karmaşık olabiliyorlarmış.Bir not daha kadınlar erkeklere göre daha güçlü şifre kullanıyorlarmış.Burada aman dikkat ediyoruz: Eğer kişisel bilgilerinizi internet üzerinde kullanmanız gerekiyorsa, kullandığınız şifreleri olabildiğince güçlü tutmak bazen hayati derecede önem taşıyor.
 

Dokunmatik ekranlarda devrim...

Başta cep telefonları olmak üzere,birçok elektronik eşyanın evrimine tanık oluyoruz.Özellikleri cep telefonları akıllandıktan sonra müthiş bir değişim içerisine girmiş bulunmakta.Dokunmatik ekranları, akıllı telefonlara büyük bir özellik katıyor.Bu yazımızda dokunmatik ekranlar hakkında olacak.ABD'de faaliyet gösteren Tactus Technology, 2012 SID Ekran Haftası kapsamında yeni nesil dokunmatik teknolojilerini tanıtmış.Bu teknoloji kullanıcı dostu tamamen.Kullanıcılar dokunmatik ekranda tuşları hissedebilecekler,düğmeler,şekiller
ekrandan yükseliyor ve parmaklarla hissedilebilir bir hale geliyor.Bu ürünlerde ekran yine dümdüz ve şefaf,yani ekstradan bir katman yok,fakat tetiklendiğinde düğmeler ya da önceden belirlenmiş şekillere dönüşen bu katman,kullanıcılara anormal bir klavye kullanma hissi veriyor.Bakalım ne kadar gelişecek bu teknoloji.Bana öyle geliyor ki bir çok yerde kullanılabilecek bir buluş bu.
 

Kadınların Ölüm Şarkıları

Pakistanda şarkı söyledikleri için öldürülen kadınları duydunuz mu? Çok ilginç ama gerçek olduğu kesin gibi. 4 kadın şarkı söylerken,ortada da 2 adam dans etmiş,ve tüm bunlar cep telefonu ile kaydedilmiş.Daha sonrasında ise kadınlar ortadan kaybolmuş.Olayı ortaya çıkaran ise,dans eden erkeklerden birinin kardeşi olmuş. Söylediklerine göre; kadınların bağlı olduğu aşiret, kadınlar şarkı söyleyerek namuslarını kirlettikleri gerekçesi ile,kadınları öldürmüş.Ne kadar basit değil mi, namusun kirlenmesi. Kemal Sunal'ın bir filmi aklıma geldi şimdi. Filmde bir kadının, köy ağasının oğluna ait atın başını okşamasıyla namusunu kaybettiği ironik bir şekilde anlatılıyordu. evet bu bir filmdi belki,ama filmlerde gördüğümüz şeyler çoğu zaman gerçek yaşamdan alınmıyor mu? Nerdeyse her gün haberlerde görüyoruz ya da gazetelerde okuyoruz,kadınların ne kadar kolay bir şekilde namuslarını kaybettiklerini,ve çok basit bir şekilde de namuslarının temizlendiğini. Namus denen şey gerçekten bu kadar basit bir şey midir? Gelenek ve göreneklere,adetlere göre, evet namus bu kadar basit bir şey!  Neyse,Afganistan da bu 4 kadın için arama faaliyetleri başlatılmış ama çoğu kişi onların çoktan gömüldüklerinden emin. Ayrıca geçtiğimiz yıl 1000 den fazla kadının yine namus cinayetine kurban gittikleri de insan hakları örgütlerinin raporlarında bulunuyor.Fakat çoğu zaman cinayetler örtbas edildiği için,bu sayının çok daha fazla olduğundan da eminler.Ne diyelim, namuslarını temizlerken ellerini kana buluyorlar, onu nasıl temizliyorlar merak ediyorum doğrusu...
 

Galaxy S3,Apple'ı geçmeyi başardı...

Teknolojiyi, özellikle akıllı telefon sektörünü takip edenler bilir. 2 dev şirket arasında akıllı telefon pazarında müthiş bir rekabet ve yarış yaşanıyor.Hangilerinden bahsettiğim çok açık.Biri Apple,diğeride Samsung. Günümüze kadar Apple akıllı telefonlarıyla bu yarışta hep önde olmuştu.Fakat Samsung son zamanlarda müthiş bir çıkış yaptı.Özellikle tüm dünyanın beklediği Samsung Galaxy S3 akıllı telefonu,tüm piyasayı sallıyor. Bu telefonun piyasaya çıkmasıyla birlikte,ülkelere ait kullanıcı verileri de toplanmaya başlandı.Samsung Galaxy S3, uSwitch'in sağladığı verilere göre İngiltere de ki en popüler telefon ünvanını, iPhone 4S'ten devralmış durumda.3. sırada ise diğer bir Samsung modeli olan S2 model akıllı telefonu yer alıyor. Yani pazarın abisi artık Samsung gibi duruyor.Bakalım Apple Samsung'un ürünlerine karşı nasıl bir hamlede bulunacak.Bunu birlikte buradan takip edeceğiz.
 

Kuşbaşı,domuz etli pide yediriyorlar!!!

Gıda,tarım ve hayvancılık bakanlığı,gıdada taklit yolunu seçen ve dana ya da kuzu eti diye,kanatlı et ve tek tırnaklı eti yani at ve eşek eti yediren firmaları deşifre etti. Buradan, bu firmaları ve markaları, bizlere yedirdikleri şeyleri sizinle paylaşayım istedim.Bu firmalarla alışveriş yapacaksanız eğer bir daha düşünün derim.

Nazifoğlu markası,Bulunduğu yer: Aliçler sucuk erenler,Sakarya. Sucuk benzeri bir ürün çıkarıyorlar,bu ürün içerisinde tek tırnaklı yani at ve eşek eti tespit edilmiş.
Çiftarslanlı markası,Bulunduğu yer:Çiftarslanlı et ve et ürünleri,Afyonkarahisar. Sucuk benzeri ürün çıkarıyorlar.bu ürün içerisinde tek tırnaklı eti (at ve eşek eti) ile kanatlı eti tespit edilmiş.
Elmalı Çiftliği markası,Bulunduğu yer: Elmalı Çiftliği Süt ürünleri Gıda San. Tic.Ltd. Şti. Antalya, Çıkardığı ürün;geleneksel tereyağı içerisinde bitkisel yağ tespit edilmiş.
Akdeniz markası,Bulunduğu yer:Akdeniz süt ürünleri ve Gıda San. Antalya, Çıkardığı ürün; yarım yağlı homojenize yoğurt içerisinde bitkisel yağ ve jelatin tespit edilmiş.
Onurköy markası.bulunduğu yer: Mardin Çıkardığı ürün; yoğurt içerisinde bitkisel yağ tespit edilmiş.
Ilgaz Yaylası markası,bulunduğu yer Afyonkarahisar,çıkardığı ürün: Yağlı tulum peyniri içerisinde bitkisel yağ ve nişasta tespit edilmiş.
Bacanaklar Güldem Süt markası,bulunduğu yer:Konya.Çıkardığı ürün;yağlı eritme peyniri içerisinde bitkisel yağ tespit edilmiş.
Balderesi markası,bulunduğu yer:Adana, çıkardığı ürün;süzme çiçek balı,standartların oldukça altında üretim yapıldığı ve sahte olduğu tespit edilmiş.
Milenyum Pide markası,bulunduğu yer:Bornova,İzmir.Çıkardığı ürün,kıymalı pide ve kuşbaşılı pide içerisinde domuz eti tespit edilmiş.
Pınar markası,bulunduğu yer:Kemalpaşa,İzmir,çıkardığı ürün;(%100 dana adı altında) uzun soyulmuş sosis içerisinde kanatlı eti tespit edilmiş.
Salihli Özok markası,bulunduğu yer:Salihli,Manisa.Çıkardığı ürün,sucuk benzeri ürün (dana eti ) içerisinde kanatlı eti tespit edilmiş.

 

Sonunda EURO 2012 Başlıyor...

Cumartesi günü futbolu sevenler için müthiş bir gün.Çünkü nerdeyse 3 hafta sürecek olan futbol şöleni bu cumartesi günü başlıyor. Futbolumuzda ki son bir yılımız yalanla ve dolanla geçti. Şikeyle yattık,şikeyle klaktık.Sonrasında bir şeyde olmadı.bugün  sonuçlandı ve son kararlarda verildi şike de. Tek suçlu İbrahim akın çıktı,sadece o şike yapmış:) Neyse konumuz da bu değil zaten. Euro 2012, cumartesi günü start alıyor,belki Türkiye yok bu turnuvada ama Türkiye de top koşturan yabancı oyuncuları izlemek için ekran başında olacağız.türkiye de forma giyen 9 futbolcu bu şampiyona da ter dökecek. Ben doğrusu Elmander'in futbolunu çok merak ediyorum.Ayrıca Dirk Kuyt'da yine bir çok kişi tarafından pür dikkat takip edilecek diye düşünüyorum. Avrupa şampiyonaları dünya kupasından çok daha iyi oluyor.Çünkü bir çok güçlü takım bu şampiyonada yer buluyor kendisine. Tek kelimeyle muhteşem bir 3 hafta bizi bekliyor:) Herkesin bir favorisi vardır eminim.Bende söyleyeyim o zaman favorimi,kupayı Almanya'nın alacağını düşünüyorum:)
 

Ceset görme yarışı!!!

      Çok meraklıyız çook. Dün bir haber vardı. Kartal sahilinde kayalıklara çoluk-çocuk oturmuş insanlar, ellerinde çekirdeklerle film izler gibi bir noktaya ya da bir çalışmaya bakıyorlardı. Aslında haberi dün okumamıştım, bugün şöyle bir bakayım dedim.Ne yalan söyleyeyim insanların o ağlanacak hallerine gülümsedim:).Bir yandan  polisler deniz polisleri, dalgıçlar kan revan içinde kalmış,denizden bir ceset çıkarmaya çalışıyor;diğer yandan piknik yapmak için o bölgeye gelmiş olan insanlar ellerinde çekirdekleri,yanlarında çocukları ile cesedi görmeye çalışıyor. Eline ne geçecek cesedi görünce? Çocuğunun bir ceset görmesinden mutlu mu olacaksın? Ayrıca o ceset büyük ihtimalle parçalanmaya başlamış bir cesetti,bir çocuğun bunu görmesi ne kadar büyük bir etki yaratır o çocuk üzerinde. Bazen aileler çok sorumsuzca davranabiliyor gerçekten. Kimileri için dünyanın en büyük acılarından birisidir,bir yakınını kaybetmek.Diğer yandan bazıları içinse bir eğlence kaynağı olabiliyor görüldüğü üzere..
 

Memleket Manzaraları!!!

   Günün en çok konuşulan haberlerinden birisi hiç kuşkusuz Van'dan gelen haber oldu. Haber de, bir çiftçinin sabana bağladığı kızlarıyla tarlasını sürdüğü anlatılıyordu. Önce haberden kısaca bahsedeyim.Van'ın Gevaş ilçesinde,maddi sıkıntı nedeniyle traktör ya da öküz alamayan bir çiftçi, yaşları 14 ile 11 olan 2 kızını öküz niyetine kara sabana bağlayıp tarlasını sürüyormuş. Haberin kahramanı olan çiftçi açıklamalarda bulunmayı da ihmal etmemiş. Açıklamasında,5 kişilik nüfusunun geçimini sağlamada zorlandığını,maddi yetersizlik nedeniyle öküz ya da traktör alamadığını ve bu yüzden kızlarından yardım aldığını belirtmiş.Ayrıca 10 yıldır bu uygulamayı yaptıklarını da eklemiş. İşte benim de burada aklım karıştı. 10 yıldır bu uygulamayı kimlerle yapıyordu? Kızlarıyla yaptıysa, 10 yıl önce kızının biri 1,diğeri 4 yaşındaydı. Ya matematik yalan söylüyor,ya da çiftçi işi drama döküyor. Ayrıca,söz konusu şehrin Van olduğunu ve oraya yardım etmenin son ayların modası olduğunu da bence bu çiftçi değerlendirmek istiyor.Umarım doğru bir haber değildir bu. Çünkü, kızlarını öküz niyetine kullanan birisi, öküz uğruna kızlarını satmaktan da çekinmez diye düşünüyorum.
 

Sigara yasağının 4. yılı, nice yıllara:))

   Nefret ettiğim bir şeydir sigara,kimileri içinse aldığı nefes kadar hayati bir şey. 4 yıl önce gündemimize bomba gibi düşmüştü sigara yasağı. Çoğu kişi bunu, hükümetin politikasının neden olduğu bir komplo olarak görmüştü.Onlar rahatsız olmuştu,çünkü özgürlükleri diğer rahatsız olanlar adına engellenmişti. Sonuçta bu bir yasaktı,ve bir de cezası bulunmalıydı. İlgili yerlerde sigara içmenin cezaları, duvarları süslüyor günümüzde. Eminim çoğu kişi uymuyor bu yasağa,bana da baya denk geldi. Adamlar ya da kadınlar,sigara içmenin cezasının yazılı olduğu tabelanın hemen altında tüttürebiliyorlar sigaralarını. Yasağı deleni çok gördüm de ceza keseni hiç göremedim. Sizlerden denk gelen var mı bilmiyorum, cezayı kesenler nasıl insanlar? Çok merak ediyorum bu insanları:) Neyse bu konuyla ilgili bugün bir haber okudum.Haber de bugüne kadar kesilen para cezaları veriliyordu. Geçtiğimiz 4 yıl da yaklaşık olarak, 4,5 milyon lira ceza kesilmiş. Haberde sadece ne kadar ceza kesildiği yazılıydı. bu paranın tahsil edilip edilmediği yazmıyordu:) Ha,ceza kesenleri merak ediyorum dedim ya,aslında bu parayı tahsil edenleri daha çok merak ediyorum:)
 

Nijerya da uçak faciası...

   Hep teknoloji ya da internetten ibaret değil ya hayat...Güncel haberleri de paylaşmaya çalışacağım bu blogda. Kötü bir haber belki, hatta bugün sohbet konusu bile olmuştu,çevrem de.Hangi ulaşım aracı güvenilir diye tartışma konusu olmuştu. Neyse habere geçeyim. Olay Nijerya da gerçekleşmiş. 150 yolcu taşıyan bir uçak, ülkenin en büyük şehri Lagos'ta 2 katlı bir binanın üzerine düşmüş. Görgü tanıklarına göre uçakta kurtulan olmamış,ayrıca uçağın düştüğü yerleşim yerinde de büyük bir yangın çıkmış. Peki hangi ulaşım aracı daha güvenilir sorusunu bir daha sorayım: Cevabı da hemen vereyim ( tabi kendi fikrim ). İstatistiklere göre hala uçaklar en güvenilir ulaşım aracı durumundaymış. Ama kazadan sonra bir yolcunun sağ kurtulma olasılığı ne kadar olur bilmiyorum. Örneğin uçak kazasından kurtulmak mı daha olası,yoksa gemi kazasından mı? Karışık bir konu; yorum olarak belirtin.Sizce hangisi daha güvenli?
 
 
Copyright © 2011. İnternetin Gündemini Bizimle Takip Edin - Tüm hakları Kayıptır...
Bu site Blogger tarafından destekleniyor...
Counter