Atatürk 89 yıl önce şimdiki Ortadoğu'yu görmüştü...


Öncelikle bu yazıyı okuyan herkesin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun. Atatürk'ün bir röportajını buradan paylaşmak istedim.Bu röportaj ile Atatürk'ün ileri görüşlülüğünün ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Atatürk bu röportajını 89 yıl önce Amerikalı gazeteci Marcosson'a vermiş,ve başta Ortadoğu olmak üzere, düşüncelerini paylaşmış. Röportajı sonuna kadar okuduktan sonra, Bu Büyük Devlet Adamı'nın öngörülerine hayranlık duymadan edemeyeceksiniz.

ÇOK ŞIK BİR KIYAFET İÇERİSİNDEYDİ

Bu görüşmeyle Marcosson'ın Anadolu gezisindeki izlenimlerinden oluşan yazı ilk kez Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi'nin 1 Kasım 1984 tarihli birinci sayısında Prof. Ergun Özbudun'un Türkçe çevirisiyle yayımlandı. 20 Ekim 1923 tarihli "Kemal Paşa" başlıklı yazıda Marcosson, Atatürk için "Onu üniformalı göreceğimi zannediyordum. Oysa çizgili gri pantolon ve rugan ayakkabılarla siyah bir jaketataydan (kuyruklu ceket) oluşan çok şık bir kıyafet içerisindeydi. Kanat yaka ve mavili sarılı bir kravat taşıyordu" diye yazdı.

ORTADOĞU AYRINTISI

Atatürk'ün, Amerikalı gazeteci Marcosson'a verdiği röportajda söylediği sözlerin bir bölümü: "Bir gün, cihan harbinden sonra Ortadoğu'da kurulan suni devletlerin halkları ayaklanacaktır. O gün geldiğinde, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı'nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir..."

YENİ TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ DÜŞÜNCESİ

Çankaya'da gerçekleşen söyleşinin sonunda Atatürk, "Yeni Türkiye'nin ilk ve en önemli düşüncesi siyasal değil, ekonomiktir. Biz, dünya üretiminin de, tüketiminin de bir parçası olmak istiyoruz" diye devam etti.
Yine aynı görüşmede Mustafa Kemal "... Birleşik Devletlerin ideali, bizim de idealimizdir. Büyük Millet Meclisi'nin 1920 Ocağında ilân ettiği Millî Misakımız sizin Bağımsızlık Beyannamenize çok benzer. O sadece, Türk ülkesinin istilâdan kurtulmasını ve kendi kaderine hâkim olmasını ister. ... O, halkımızın Misakı, anayasasıdır ve her ne pahasına olursa olsun bu misakı korumaya kararlıyız." demişti.

DEMOKRASİ İNSAN IRKININ ÜMİDİDİR

Atatürk görüşmede Marcosson'un "Sizin için devlet yönetiminde ideal nedir?"sorusuna şu cevabı veriyor: "Pan-İslamizm, din ortaklığına dayanan bir federasyon demekti. Pan- Turanizm ise ırka dayanan aynı çeşit bir çaba ve ihtiras ortaklığını temsil ediyordu. Her ikisi de yanlıştı. Pan-İslamizm fikri, asırlar önce Viyana kapılarında, Türklerin Avrupa'da ulaştıkları en kuzey noktada öldü. Pan-Turanizm de, Doğu ovalarında mahvolup gitti. Bu hareketler fetih fikrine dayanıyorlardı. Uzun yıllar emperyalizm Avrupa'ya hâkim oldu. Ancak emperyalizm ölüme mahkûmdur. Bunun cevabını Almanya'nın, Avusturya'nın, Rusya'nın ve geçmişteki Türkiye'nin yıkılışında bulursunuz. Demokrasi, insan ırkının ümididir."

KENDİ KADERİNİ TAYİN

Yeni Türkiye'nin temelindeki fikrin bu olduğunun altını çizen Mustafa Kemal "Biz zor kullanma, fetih istemiyoruz. Kendi ekonomik ve siyasal kaderimizi kendimizin tayin etmesine müsaade edilmesini istiyoruz. Şunu da ilave edeyim ki, bu demokrasi, Amerikan düşüncesini temsil eder" diyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nu yayılma, kuvvet ve zor kelimeleriyle tanımlayan Atatürk şöyle devam ediyor: "Woodrow Wilson'ın gayet iyi ifade ettiği self-determinasyon (kendi kaderini tayin) idealine dayanan, Türklere ait bir Türkiye istiyoruz. Bu milliyetçilik demektir ama Avrupa'nın pek çok yerlerinde self-determinasyon'u engelleyen bencil türden bir milliyetçilik değil. Ne de keyfi gümrük duvarları ve sınırlar demek. Bizim milliyetçiliğimiz ticarette açık kapıyı, ekonominin yeniden canlandırılmasını, bir vatanda beliren gerçek anlamda ülkesel bir vatanseverliği ifade eder."

 

Moodwall ile Youtube'u daha çok seveceksiniz,sanırım!!

Eğer YouTube'da çokça zaman harcıyorsanız,bu yazıyı seveceksiniz eminim.Dünyanın en çok takip edilen video sitesi olan YouTube,bu özelliğini devam ettirebilmek için önemli bir güncelleme yapmaya hazırlanıyor. Bu güncelleme ile site içerisinde istediğiniz videolara daha kolay ulaşabileceksiniz. Moodwall adı verilen bir işlev ile birlikte video bulma konusunda,ziyaretçilere büyük bir kolaylık sağlanacak. Beta aşamasındaki bu işlev, videoları ''vibe'' adı verilen kategorilere (komik,hızlı,iğrenç,gülünç gibi) ayırıyor.Tabi bu güncellemeyi sevmeyenler de çoğunlukta,sevmemelerinin nedeni eski ara yüze oranla yeni arayüzün sevilmemesi. Google yeni özellikle ilgili henüz bir açıklama yapmadı,bu yüzden onu ne zaman kullanabileceğimizi öğrenmek için biraz daha beklenilmesi gerekecek gibi görünüyor.

 

Cenaze namazını bile kılamadılar...

Bayramın 2. günü Gaziantep'te yaşananları hala yaşamaya devam ediyoruz.Uzun bir süre daha bu acıyı yaşayacağımızdan eminim. Orada yaşananlar devlet erkanını Gaziantep'te toplanmasına neden olmuştu malumunuz. Tüm devlet büyükleri neredeyse tam takım cenaze namazında saf tutmuşlardı sivil şehitler için. Fakat inandırıcılıkları nasıldı diye sormak istiyorum. Çünkü sanki otomatikleşmişler gibiydiler. En azından bana öyle geldi. Hani birşeyler yapıyormuşlar da, bunu göstermeye çalışıyorlarmış gibi geliyor bana. Bu arada cenazeden bahsettik ya,ilginç bir gelişme yaşandı bu konuda. Antep'te ki cenaze töreninde devlet yöneticileri öylesine doldurmuşlar ki camiyi, cenaze sahipleri kendi yakınlarının cenazesine katılamamış. Bir aileden 2'si çocuk 4 kişinin cenazesi kaldırılmış,fakat bu 4 kişinin ailesi, devlet erkanı yüzünden sevdiklerinin cenaze namazına katılamamış,gerçekten de acı bir durum. Ailenin iddiasına göre,valilik aile ve yakınları için otobüs ayarlayacağını önceden belirtmiş.Fakat daha sonra valilik bu sözünü yerine getirmemiş. Ailede kendi imkanları ile,camiye ulaşmışlar. Fakat geç kaldıkları için cami avlusundan içeriye alınmamışlar. Kimin acelesi vardı orada bilmiyorum,ama bu aile için cenazelerin biraz bekletilmesi gerekmez miydi? Acaba başbakanla, cumhurbaşkanının randevusu mu vardı teröristlerle? Bu yüzden mi alelacele kaldırdılar cenazeleri? Cevap bile aranması hoş olmayan sorular bunlar.Neticede 4 sivil şehit çıkan bir aileye değer verilmesi şart. Valilik eminim aileye kendisini affettirmek isteyecektir.
Yazının özü, devlet erkanının şovu yüzünden, bir aile kendi yakınlarının cenaze namazını kılamadı. Devlete göre sorun tabi ki.
 

İzleyemediğimiz maçları,en azından dinlemek istiyoruz...

Süper lig başladı hayırlısıyla. Fakat gol sayısı bakımından oldukça kısır bir hafta geçirdik.En güzel futbolu Galatasaray'ın sergilediği ve hak ettiği bir galibiyetle ilk hafta sona erdi.Buraya kadar normal,fakat eleştirmek istediğim bir konu var. Bu süper lig,kimin için oynanıyor? Maçları izlemek bir yana dinlemek bile imkansız. Çünkü radyo da maç yayını yapılmıyor. Örneğin Galatasaray-Kasımpaşa maçı; Stada giden 40 bin kombine sahibi ve Dijitürk'ü olan maddi durumu yerinde olan insanlar dışında kimse izleyemedi ya da dinleyemedi bu maçı.Hadi imkanımız yok ve stada maçı izlemeye gidemiyoruz.Dijitürk de oldukça pahalı, aylık ödemesi yüksek olan bir platform ve bir çok futbol severin evinde olmayan bir şey. Fakat bir çok kişi maçların anlatımına radyodan ulaşabiliyor ve futbolun keyfine az da olsa varabiliyordu. Ama bu ilk hafta maçlarını kimse dinleyemedi ve federasyondan bu konu hakkında herhangi bir açıklama da yapılmadı henüz.Bazı çevreler radyo yayınını satarak kazanacağı parayı düşünüyor,bunu anlayabiliyoruz.Fakat o bazı çevrelerin de biz futbol severleri anlamaları gerekiyor.Buradan yetkililere avaz avaz bağırıyorum :) İzleyemediğimiz maçları en azından dinlemek istiyoruz.
 

Dağdaki İtler,Mecliste ki Geyikler,Hepte hayvana denk geliyoruz..

Bugün bayramın 3. günü. Fakat ne yazık ki,kara bir bayram olarak tarihe geçti bu bayram. Ülkemizin ve insanlarımızın başına musallat olan pkk-kck-bdp 3'lüsü bu bayramı insanlarımıza zehir etti. 30 yıldır lanet okuyoruz bu İtlere.Fakat bu lanet ne yazık ki,hedefini bulmadı. Son zamanlarda ilginç olaylar oldu İtlerle meclisteki hem cinsleri arasında. Önce bir, sözde milletin vekili dağda yine sözde, teröristler tarafından kaçırıldı. Ama küçük bir çocuk bile biliyor ki, bu tamamen düzmece bir kaçırılma olayıydı. Sonrasında dağdaki İtlerin mecliste ki temsilcileri, gidip dağda İtlerle öpüşürken hatıra fotoğrafı çektirdi. Hükümeti temsilen eden uyuz heriflerin, çeşitli yerlerde İtlerle yaptıkları görüşmeleri anlatmaya gerek yok,sağır sultan bile biliyor bunu. Eğer azıcık gurur,onur,şeref varsa bu meclistekiler de, particiliği bir kenara bırakır ve halka yapılan bu saldırılara karşı önlem almaya başlarlar. Ama onlarda şeref olduğunu sanmıyorum. Söyleyecekleri şey,halkın; bu türden tahrik edici olaylardan etkilenmemeleri,sabırlı olmaları şeklinde olur.Ölenlere de Allah'tan rahmet dilemeyi de unutmazlar tabi ki,o kadar da eşek değiller yani!!!
Ateş düştüğü yeri yakıyor,bu acıyı ancak yaşayanlar biliyor. Olaya tanık olanların ve Antep'in bunu unutmaları mümkün değil. Ama asıl unutmamaları gereken kişiler,ne yazık ki bu olayı dün olaydan sonra unuttular diye düşünüyorum. Çünkü her zaman öyle olmuştur. Yazılacak okadar çok şey var ki,ama neyse diyelim... Bir sözüm de başbakana. Dünyaya One Minute diyecek kadar delikanlısın.Elin İtine neden böyle diyemiyorsun???
 

Bayramlarda Cola ikram etmek ne zaman başladı??

Ramazan Bayramını kutladığımız şu günlerde bir konu var gözlerime çarpan.Aslında her bayramda yaşanılan bir şey bu. Bayram ziyaretlerine gidenler bilir,hatta gitmeyenlerde bilir.Neyse gidilen her evde misafire önce şeker ve kolonya,sonrasında baklava ile birlikte cola ikram edilir. Şeker,baklava neyse de neden cola ikram edilir. Ramazan bayramı için şeker bayramı ya da tatlı bayram gibi ifadeler yerine cola bayramı ifadesi de kullanılabilir pekala. Peki bu durumdan kim karlı çıkıyor? Coca cola şirketi tabi ki. Peki bizler neden colayı böylesine yüceltiyoruz? Birçok kişi biliyor ki, Coca cola, gelirlerinin bir kısmını İsrail'in silah ihtiyacının karşılanması için harcamaktadır. İsrail den böylesine nefret edilmesine rağmen bayramın adının değiştirilmesini sağlayabilecek kadar çok cola tüketilmesi hangi akla hizmettir? Coca cola demişken,Türkiye de çok az kişinin dikkatini çeken bir skandala imza attı Coca cola. Londra Olimpiyat oyunları parkına konulan ve Coca cola tarafından hazırlanan bir haritada Türkiye ve Yunanistan gösterilmedi. Coca Cola'nın CEO'su olan Muhtar Kent'in kendi ülkesini haritada unutması bambaşka bir olay. Coca cola firması kendisine gelen yoğun eleştiriler üzerine haritayı düzelteceğini belirtmiş.Peki eleştiriyi yapanlar kimler biliyor musunuz? Yunanlılar. Yani Onlar olmasa Türkiye den kimse bu haritaya itiraz etmeyecekti.
Konunun özü; ne yazık ki,neye, niye değer verdiğimizi bilmiyoruz. Ben yeniden sorayım istiyorum,belki bir bilen çıkar. Bayramlarda Cola ikram etmek ne zaman moda oldu??
 

Japonların Bizden Farkı??

Japon halkına karşı bir hayranlığım var. Kendi halkımdan sonra,en çok değer verdiğim halktır Japonlar. Onlarda ki birliktelik,beraberlik, başka hangi toplulukta var ki. Atom bombası saldırısına maruz kalmış tek ulus onlar.Ayrıca 2 kez bu saldırıya maruz kalmaları da, onların şansızlığı mı,yoksa Amerika'nın onlara karşı olan korkusunun sonucumu bilmiyorum artık. Fakat böylesine  büyük saldırılara rağmen,birlikleri hiç bir zaman dağılmadı.Tarihin en büyük depremleri hep Japonya da yaşanmış.Son olarak deprem+tsunami
+nükleer kaza üçlüsü Japonların sabrını ve birlikteliğini test etti, fakat bunlar bile Japonlara söz geçiremedi. Aksine Japonların birbirlerine karşı olan bağları daha da güçlendi.Son zamanda okuduğum bir haber yüzünden bu yazıyı yazıyorum.Haber de Londra olimpiyatlarında,madalya kazanan Japon sporcularının, Japon halkı tarafından gerçekleştirilen; Tokyo'da ki karşılama töreni anlatılıyordu. Tam 500 bin kişi sporcularını karşılamış. Başka hangi millet küçük bir başarı karşısında böylesine bir coşkuyla,başarı kazananları bağrına basıyor? Aslında kazandıkları başarı büyüktü. Oyunlarda 7'si altın olmak üzere 38 madalya kazandılar.Fakat diğer ülkelere göre daha küçük bir sayı. Fakat konu madalya sayısı değil elbette. Konu böyle bir başarı karşısında bile sevinçlerini coşkuyla ve birlikte yaşayabiliyorlar. Peki ya biz de durum nasıldı? Tarihimizin en başarılı oyunlarını yaşadık. Peki sporcularımızı nasıl karşıladık? Hiç herhangi bir habere denk geldiniz mi,binlerce kişi tarafından sporcularımız karşılandı diye? Ben denk gelmedim şahsen.Fakat şöyle bir ironi var. Futbol kulüplerimizin transfer ettiği herhangi bir yabancı futbolcuyu karşılamak için binlerce kişi hazır kıta bekleyebiliyor.Ne kadar komik değil mi? Sporcularımızı kendi şehirlerinde bile karşılayan olmadı. Olimpiyat 2. si olan Gamze Bulut'u karşılayanlar, ailesi ve yerel basından bir kaç temsilciydi,o kadar. Bu örnekler bile Japonlar ile aramızda ki farkı anlatmaya yeter bence. Bizler kendi aramızda bile bir birliktelik kuramıyoruz gerçi. Neyse umarım Japonları inceler sosyologlarımız.Hep batıyı inceledik modern yaşam için.Onların yasalarına göre şekillendirdik hayatlarımızı.evet ülke olarak güçlendik belki.Ama toplumsal yapımız bozuldu,birlik,beraberlik ruhu zayıfladı.Belli ki,Batı'nın kültürü,bize göre değil. Bence bunu,alanında uzman birçok insan farkediyor.Fakat alternatif olarak sunulan Doğu,herkese itici geliyor.Çünkü Doğu denince insanın aklına Araplar ve İran geliyor.bu yüzden insanlar,nolursa olsun,yeter ki Batı olsun diyorlar.Ama Doğu'da Japonya gibi bir ülke var. Dünyanın en modern toplumlarından biri,ve gerçekten de bizlere benziyorlar. Keşke ülkeyi şekillendirenler birazcık doğuya çevirseler gözlerini.
   Yazıyı, birkaç soru ile bitirmek istiyorum,belki cevap verebilen çıkar!! Tarihleri boyunca bizleri Avrupa'dan ve Anadolu'dan atmak isteyen,her türlü düşmanlığı sergileyen ve sergilemeye devam eden Batıyı, neden kendi hayatlarımıza örnek olarak seçtik,ve bu seçimimize neden ısrarla devam ediyoruz? Her zaman destek gördüğümüz Doğudan neden nefret ediyoruz?
 

Zübeyde Hanım Heykelinden ne istediniz??

   Örümcek kafalıları anlamıyorum.Tamam fikirlerinizi paylaşmayan, desteklemeyen insanları kendi fikirlerinizle etkileyerek,kendinize benzetebilirsiniz belki. Ama bir heykelden ne istiyorsunuz?Bu kez, Edirne de ortaya çıktı heykel düşmanları.Kentte bulunan Zübeyde Hanım heykeli kimliği belirsiz ve muhtemelen her zaman öyle kalacak olan kişiler tarafından siyaha boyanmış. Zübeyde Hanım heykeli,temizlenerek tekrar eski rengine kavuşmuş belki,ama insan soramadan edemiyor.Atatürk'ün annesinin heykelinden ne istediniz? Bir heykelden böylesine korkmak,ya da ondan böylesine nefret duymak,hangi akla,mantığa sığar?
    Önceden insanlar heykellere taparlarmış,onların canlı varlıklar olduklarına inanırlarmış.Heykele tapan insanlarla,heykellerden nefret eden insanlar arasında fark görebiliyor musunuz? Her iki insan tipinde de heykellerin canlı olduğu sanılıyor sonuçta.O halde heykellere tapmak nasıl en büyük günahsa,heykellerden korkmakta yine aynı şekilde günah değil midir? Tabi ki din,ya da inançlar konusunda ahkam kesecek değiliz,ama artık rahat bırakın heykelleri. Onlar Asıl'larına duyduğumuz saygının ve sevginin bir işareti o kadar.
 

Wikileaks'e de saldırdılar.


Internet’in her türlü sırrı ifşa etmekle ünlü sitesi Wikileaks, geçen birkaç gün boyunca DDoS saldırılarına maruz kaldığını açıkladı. Halen kesilmemiş olan saldırılar uzunca bir süre, siteye erişimi zorlaştırdı.
Saniyede 10 gigabit hızla gelen saldırılar, bu işin ardında kimin olduğu sorusunu akıllara getiriyor. Wikileaks’in çok sayıda düşmanı var, ancak son dönemde yayınladıkları ABD’ye ait gizli belgeler, dev bir teknik takip projesinin ayrıntılarını gözler önüne seriyor.
DDoS saldırısının bu belgelere erişimi büyük ölçüde engellemiş olması kimisine göre bir rastlantı, kimisine göre komplo. Bu, Wikileaks’in karşılaştığı ilk saldırı değil ama bu sefer eskilerine oranla daha fazla “ateş gücü” ile başa çıkmak zorunda kaldılar. Site şu anda saldırılardan kurtulmuş durumda. Wikileaks daha önceki saldırılarda da son derece dayanıklı olduğunu göstermişti. Siteyi tamamen kapatmak çok zor olsa da bazılarının hedefi tam da bu olabilir.
 

Teknolojiden Anlayan Kedi Pati

İnternete alıştın mı bırakması çok zor. Sadece evde ve işte olması yetmemeye, trafikte şurda burda beklerken de ihtiyacını duymaya başladım.

Ne alayım, nasıl edeyim diye kendi kendime bakınırken aklıma bir arkadaşımın tavsiyesi geldi. Cep telefonu ihtiyacı içindeyken telefonun modelini aratmış, karşısına türlü türlü videolar gelmiş. Bir grup teknoloji sever insan yeni çıkan telefonları deneyerek yorumlarını videoya kaydedip paylaşıyorlarmış.

Ben de durur muyum, hemen başladım aramaya. Karşıma çıkan ilk 1-2 videodan sonra öyle bir videoya denk geldim ki, bu telefonu Pati bile kullanabiliyorsa ben çok rahat ederim dedim. Pati kim mi? Pati bir kedi, evet evet bildiğiniz kedi. Türlü türlü numaraları, sevimlilikleri ile bir MaxiPLUS 5’i kutusundan çıkarıyor, oynuyor, sahibiyle beraber inceliyor. Hele film seyrederken karşısına çıkan köpekten korkması anlatılmaz yaşanır.

Kıssadan hisse, size tavsiyem, bu videoyu izleyin. Pati sizi çok şaşırtacak, emin olun.

MaxiPlus5 hakkında daha fazla bilgi almak istiyorsanız tıklayın.


Bir bumads advertorial içeriğidir.
 

ABD, herşeyi görebiliyor..

WikiLeaks'ı duymayan kalmamıştır sanırım.Bir kaç yıl önce ortaya koydukları,devletlere ait gizli belgelerle tüm dünya gündemini oldukça etkilemişlerdi.Şimdilerde yeni iddaalarla gündemde kendilerine yer bulmuşlar.Özellikle ABD'de konuşulan konulardan biri durumunda wikileaks bulunuyor. İddaya göre ABD hükümeti TrapWire adlı bir program yardımı ile sivil güvenlik kameralarından herkesi gizlice izliyormuş.Trapwire adlı program; güvenlik kameralarından alınan görüntüleri analiz ediyor ve terör saldırısına hedef olacağı düşünülen yerlerde bulunan insanları yakın takibe alıyor.
   Program ile, bu alanlarda dolaşan insanlar için 10, araçlar içinse 8 maddelik bir tanı listesi hazırlanıyor. Wikileakste yayınlanan belgelere göre, birbirine bağlı yüzlerce kameradan elde edilen bu veriler data merkezlerine gönderiliyor. Yine wikileaks belgelerine göre New York'taki 500 kamera bu programa bağlıymış.Bakalım Wikileaks ile daha neler öğreneceğiz...
 

Sen O Mehmetlere Kurban OL...

Zamanında Milli Eğitim Bakanlığı yapmış bir adam, şimdilerde hükümet partisinin,genel başkan yardımcılığını yapıyor.Kitleleri temsil den bir parti bu. Bu adam çıkmış dün utanç duyulacak bir açıklama yapmış. Meclis'in olağanüstü toplanmasına karşı çıkabilirsin,tatilini yarıda kesmek istemeyebilir ve büyük bir zevkle keyif çatmaya devam edebilirsin. Ama haddini bilen birisi böyle bir açıklama yapamaz. ''Birkaç Mehmet şehit oldu diye meclisi toplantıya çağıramayız'' ne demek. Seni o meclise gönderenler, sen tatil yapasın diye mi oylarını kullandılar? Seni hala o görevde tutuyorsa eğer parti yönetimi, onlarda senin gibi düşünüyor demektir. O halde bu partiye oy verenlerin sanırım akılları başına gelmiştir. Millet için şehit düşenlerin hükümet tarafından hiç bir önemlerinin olmadığını bu adamın açıklamaları ortaya koymuştur. Yazık çok yazık gerçekten. Bu türden açıklamaları seçim zamanı yap yapabiliyorsan,delikanlıysan. Bak nasılda sandığa gömüyorlar seni!! Ama hiç bir zaman geç değildir.Seçimleri bekliyor bir çok kesim. İşçi şikayetçi,emekliler şikayetçi, öğretmenler şikayetçi, kpss mağdurları şikayetçi, bir tek hükümet vekilleri şikayetçi değil.Neden şikayetçi olsunlar ki.Alt tarafı birkaç Mehmet şehit düşmüş. Bunun ne önemi var ki!!!
 

Kpss skandalında 2. perde

Sonunda Kpss 2012 sonuçları açıklandı. Bu sonuçlarla birlikte kopya olayının varlığı da artık somutlaştı iyice.Dicle Haber Ajansının soruları güney ve doğu illerimizde parayla sattığı veya dağıttığı sınavın yapıldığı gün internette bomba gibi düşmüştü. Şimdi açıklanan sonuçlara göre en başarılı iller doğu ve güney doğu illeri oldu. Bu yıla kadar herhangi bir başarısı olmayan bu illerin bir anda en başarılı iller olması,bir çok kişinin kopyanın gerçekleştiğini düşünmesine neden olmakta.Delillerde bu yönde olunca sınavın iptal edileceği daha ağır basmakta.Medya dan ve öğretmen adaylarının özellikle tepkilerini merak ettikleri bazı köşe yazarlarından henüz ses çıkmaması adayların tedirgin olmasını da sağlıyor.Gündemi belirleyen kişi ve kurumların bu sessizliği  kpss mağdurlarının kendilerini yalnız hissetmelerine neden olmakta.Sadece Hüseyin Çelik Twitter hesabından açıklamalarda bulunuyor.Fakat onun açıklamaları da mağdurların yaralarına tuz-biber oluyor. Gelişmeleri yakından takip edip,buradan paylaşacağız.
 

Ramazan Ayı'nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?


LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.

Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.

Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
 

Üniversite öğrencilerine kötü bir haberimiz var...

Yeni bir yasa hazırlanmış Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından.Bu yasaya göre fotokopicilerde çoğaltılan kitaplar ''korsan'' kapsamına girecekmiş ve 5 yıla kadar hapis cezası verilebilecekmiş. Üniversitelerde kullanılması gereken bir bilimsel yayının fiyatı ortalama 30 lira, üniversiteyi güçlükle okuyan öğrenci sayısı ki , bunların yüzde 80'i devletten kredi alıyor, böylesine yüksekken fotokopi kitapların korsan sayılması gerçekten de çok komik.Resmen öğrenciye korsan muamelesi yapmaya hazırlanıyor bu devlet. Bu yasayı hazırlayanlar belki de Kpss de soruları çalarak devlet memuru olmuş kişilerdir. İroniyi görebiliyor musunuz?
Bu yasayı savunan bir avukat (adı Cahit Suluk Telif Hakları Uzmanı) ''pahalı diye bir eser çoğaltılamaz,bu ahlaksızlıktır'' diyor.Kendisine sormak gerek,avukat olmadan önce hiç mi kitap fotokopisi çektirmedi. Bakalım bu yasa çıktığında neler olacak.O zaman asıl fırtına kopacak,şuan için kimse henüz farkında değil ama öğrencileri düşünen yok, bu kesin...
 

Muz Cumhuriyetinde Öğretmen olmaya çalışmak...

Kpss de ki komediye dikkat ediyor musunuz bilmiyorum. 7 temmuzda yapılmıştı sınav ve 10 ağustos itibariyle hala açıklanmadı sonuçlar. Diğer mesleklere insan gücünü yetiştiren öğretmenler neden önemli olsun ki, öyle değil mi.Geleceğin başbakanlarını, cumhurbaşkanlarını, genelkurmay başkanlarını yetiştiren öğretmenlerimizin, geleceği ile ilgili bir sınava devlet neden önem versin? Bir takım grup veya kişiler tarafından yine belli kişilere sorular sızdırılmışsa ne önemi var? Kim takar Kpss yi, kim takar atanamayan ve bu yüzden hayata da atılamayan öğretmenleri,onların ailelerini..Devlet neden sınava titizlikle yaklaşsın, nasılsa istediği kişileri atamış çoktan..Bırakın devleti, medya bile önemsemiyor artık kpss yi, kpss de çalınan soruları ve bunun bilinmesine rağmen neden hırsızların yakalanmadığını. Kpss de sorular mı çalınmış, amaaan boşver canım bunun hiç bir haber değeri yok,32 atanamayan öğretmen, hayatlarına son vermişse bize ne diye düşünen haber müdürleri varken, atanamayan öğretmenleri kim nasıl duyabilir ki?  Dünyanın çok çok uzak bir bölgesinde Müslümanlara yapılan haksızlığa dur diyebilen bir başbakan,bir medya,bir hükümet, kısaca koca bir devlet nasıl olurda kendi insanlarının feryatlarını duymaz? Akla gelen o kadar çok soru var ki,ama bu sorulara cevap aramak için Google bile yetmiyor artık. Önceden az da olsa umudum vardı bu ülke için,ama farkettim ki umut ettiğim ülke çoktan bir Muz Cumhuriyetine dönüşüvermiş.
 

Facebook Battı Batıyor!!!

Dünyanın en büyük sosyal ağı Facebook'tan geçtiğimiz ay ayrılan üç üst düzey yöneticinin ardından şirketin hisse senedi fiyatları dibe vuruyor.
Uzmanlar tarafından geçtiğimiz günlerde Facebook'ta yaşanan yetenekli yönetici kaybının şirkete büyük zarar ettireceği öngörüsü gerçekleşiyor. Yönetim kadrosunun aldığı halka açılma kararının ardından geçtiğimiz hafta ortaklardan sorumlu yönetici Ethan Beard ve ortaklık pazarlamalarından sorumlu yönetici Katie Mitic şirketle yollarını ayırma kararı almıştı. Bu ayrılma kararlarından daha önce, Facebook'un teknoloji yöneticisi Bret Taylor ve Open Graph sorumlusu Carl Sjogreen de sosyal medya devini bırakmıştı. Yaşanan bu kopuşların ardından halka arz edilen şirketin 38 dolardan satışa çıkan hisse senedi fiyatları 20 dolara kadar geriledi. Bu gelişme, şirkete yılın ikinci çeyreğinde 157 milyon dolar kaybettirdi.
Öte yandan Facebook'un ilk değeri de 100 milyar dolardan 43 milyar dolara gerileyerek dibe vurdu. Sosyal ağın yaratıcısı olan Mark Zuckerberg'in kişisel serveti de 13 milyar dolardan 10 milyar dolara geriledi.
Tüm bu kötü gelişmelere rağmen Facebook yönetimi yetenekli yöneticilerin kaybının işe alınacak yeni yeteneklerle doldurulacağını söylüyor. Sosyal medya devinin sözcüsü Larry Yu tarafından yapılan açıklamada “Her geçen hafta yönetime daha yetenikli çalışanlar katılıyor, ve bu katılımların uzun vaade de bizi kurtaracağına inanıyoruz” dedi.
 

Sizi Hapse atabilecek 6 bilgisayar suçu

Dünyanın farklı bölgelerindeki ülkeler, son teknolojileri engelleyerek vatandaşlarının fikirlerini internette paylaşmasının önüne geçmek isteyebiliyorlar. Bir çoğumuz, internetteki özgür hayatımızın değerinin aslında çok da farkında değiliz; ancak bu özgürlüğü hayal edenlerin sayısı hiç de az değil. İşte bazı ülkelerde işlemeniz halinde hapse düşebileceğiniz 6 bilgisayar suçu.

Skype ve çevrimiçi sesli sohbet
Etiyopya'da bir kanun taslağı, Skype ve VoIP hizmetlerini yasadışı hale getirmeyi amaçlıyor. Kanun, temel olarak şirketlerin kendi VoIP hizmetlerini sağlamalarına engel olmaya çalışsa da, kanunda yer alan bir satır, Skype ile internetten arama yapmak, bir ülke vatandaşının 3 sene hapis ile cezanlandırılmasını sağlayabilir.
Dahası, ülkede 2002'de onaylanan bir yasaya göre internet yoluyla sesli iletişim ve faks hizmetlerini kullanmak yasaklanmış bulunuyor.
Blog yazarlığı ve e-posta iletme
Bazı otoriter yönetimler, hoşlarına gitmeyen her tür konuşmayı bastırmak isteyebiliyorlar. Örneğin 2005'deki Human Rights Watch raporuna göre Suriye hükümeti, vatandaşlarını fikirlerini çevrimiçi olarak paylaşmaktan alıkoymuştu. Bununla da kalmayan hükümet, politik şakaları e-posta ile iletmeyi de yasaklamıştı.
Yorum yapmak ve isimsiz dolaşmak
Suriye, Human Rights Watch'ın 2007 raporuna göre hükümet hakkında görüş bildiren iki kişiyi hücre hapsine almıştı. Bunun yanında yetkililerin hoşuna gitmeyen yorumlar yapan birkaç kişi de 2 sene hapse mahkum olmuştu.
Krala veya dine saygısızlık yapmak
Bazı ülkelerde insanlar, yönetimi eleştirmekten öte, sadece kralı veya dini eleştirmekten nedeniyle bile tutuklanabiliyorlar. Tayland'daki bir Amerikan vatandaşıo, "monarşiye saldıran" bir makaleyi tercüme ederek blog'unda yayınladığı için tutuklanmıştı. Tayland'daki kanunlar, monarşiye hakaret etmeyi 15 seneye kadar hapis cezası ile cezalandırabiliyor. Endonezya'da ise bir adam, Facebook'da "Tanrı yoktur" diye bir paylaşımda bulunduğu için 2.5 sene hapse mahkum olmuştu.
Çevrimiçi kumar
Çevrimiçi kumar oyunları, birçok ülkede yasal da olsa örneğin ABD'de yasal değil. Amerikan hükümeti, şimdiye kadar sadece kumar sitesi işletenleri tutukladı. FBI ise herkese açık olarak yaptığı uyarıda, Facebook'ta ofis çapında kumar oyunu sunmanın tutuklanmayla sonuçlanabileceğini söylemişti.
Dosya paylaşımı
Dosya paylaşımı suçlamaları genellikle hukuk mahkemelerinde çözülüyor ve tutuklanma ile sonuçlanmıyor. Bazı ülkelerde ise dosya paylaşımını kişisel amaçlarla kullanmak, tamamen yasal durumda. Örneğin Hollanda'da dosyaları kişisel kullanım için indirmek yasalara uygun olarak değerlendiriliyor.
 

Tüm Dijital Bilgileriniz Silinebilir!!

Onun başına gelen hack saldırısı, pişmiş tavuğun başına gelmedi. Gizmodo'nun 415 bin takipçisi olan Twitter hesabını çaldırdığı için suçlanan eski muhabir Mat Honan, nasıl hacklendiğini Wired dergisine yazdı.

Birkaç saatlik bir zaman diliminde bütün dijital hayatının yok edildiğini söyleyen Honan, hackerların ilk olarak Google hesabını aldığını ve sildiğini söyledi. Sonrasında Twitter hesap bilgilerinin alındığını ve ırkçı, homofobik iletilerin Gizmodo'nun Twitter hesabına girildiğini dile getiren Honan, saldırganların bununla da yetinmeyerek iCloud bilgilerini çaldığını ve iPhone, iPad ve MacBook'unda bulunan tüm verileri sildiğini açıkladı. 

Honan'ın, hesaplarının hepsini zincirleme bir şekilde birbiriyle ilişkilendirmesi, hack saldırısının da zincirleme bir şekilde bütün hesaplarını vurmasına neden oldu. Öte yandan dijital ortamda iCloud'a yüklediği verileri herhangi bir sabit diske yedeklememesi de sahip olduğu tüm fotoğrafları, belgeleri, müzik ve film gibi pek çok özel dosyayı bir anda kaybetmesine neden oldu. Gizmodo'nun eski muhabiri olan Mat Honan, eğer Google hesabını iki aşamalı güvenlik sisteminde kullansaydı, bunların hiçbirisi başına gelmeyecekti.

“BİLGİLERİMİ HACKERLARA APPLE TEKNİK DESTEK BİRİMİ VERDİ”

Buraya kadar başına gelenlerde kendi sorumluluğunu kabul eden Honan, bu aşamadan sonra Apple ve Amazon'u suçlamaya başlıyor. Çünkü iCloud bilgilerini hackerlara Apple'ın teknik destek servisinin verdiğini düşünüyor.

Amazon'un kendi kredi kartı numarasının bir bölümünü hackerlara verdiğini söyleyen Honan, Apple'ın hackerlara hesap hakkında bilgi vermesi için elde edilen bu bilginin yeterli olduğunu belirtti. Bir başka deyişle, Amazon'un vermekte herhangi bir çekince bulmadığı 4 rakamlı kredi bilgilerinin Apple'ın hesap bilgilerini vermek için kullandığı önlemi aşmak için yeterli oluyor.

NASIL KORUNURUZ?

Mat Honan'ın başına gelen olabilecek en kötü sonuçlu hacker saldırılarından birisi. Üstelik Apple, iCloud uygulamasını yakında tüm kullanıcıları için aktif hale getirecek. Yine aynı şekilde Google ve Microsoft'ta benzeri uygulamalara geçiyor. Bu da kısa sürede bu uygulamaları kullanmak isteyen milyonlarca kişinin başına Mat Honan'ınkine benzer bir saldırı gelebileceğini akıllara getiriyor.

Peki, domino etkisiyle peş peşe gelen bu tarz bir hack saldırısından nasıl korunabilirsiniz?

İlk olarak şifrelerinizin ne kadar güvenli olduğunu kontrol edin. İsteyenler howsecureismypassword.net adresinden bu kontrolü yapabilir.

Şifrelerinizin en çok kullanılan şifreler listesinde olmadığından emin olun.

Eğer bir Google hesabınız varsa, bunu iki aşamalı güvenlik sistemine geçirin.

Her bir hesabınız için özel bir şifre kullanıın

Şifrelerinizde harfleri, rakamları ve işaretleri karıştırarak kullanın.
 

Facebook'a üye olmayanlar psikopat olabiliyormuş!!

Facebook, modern toplumun hemen her bireyinin hayatına nüfus eden bir fenomen hâline geldikçe bazı işverenler ve hatta psikologlar, sosyal paylaşım ağına üye olmayanlara ihtiyatlı yaklaşılması gerektiğini savunmaya başladı.

Alman Der Taggspiegel dergisi ise işi, ABD’de Batman prömiyerinde silahlı saldırı düzenleyen James Holmesve geçtiğimiz yıl Norveç’te 77 kişiyi katleden Anders Behring Breivik’in Facebook hesabı olmaması üzerinde bir analoji kurmaya kadar ilerletti.
Daha somut seviyede bakarsak, Forbes.com haberine göre dünya çapında birçok insan kaynakları departmanının iş arayan gençler arasında Facebook hesabı olmayanlara şüpheyle bakıyor.
İşverenler arasındaki en yaygın kanı, iş başvurusunda bulunan adayın hesabının son derece olumsuz içeriklere sahip olduğu için kapatılmış olduğunu düşünmek.
Slate.com teknoloji muhabiri Farhad Manjoo ise yazdığı tavsiye yazısında gençlere Facebook hesabı olmayan kişilerle randevulaşmamalarını tavsiye etti. Muhabir aynı zamanda kötü niyetli insanların internet ortamında iz bırakmamak adına sosyal paylaşım sitelerinden uzak durma eğiliminde olduğunu ifade etti.
Psikolog Christopher Moeller ise Facebook kullanmanın kişinin sağlıklı sosyal iletişim kurabildiğinin işareti olduğunu savunuyor. Psikologlar kitlesel katliamlar yapan kişilerin ve seri katillerin gerçek hayatta da diğer insanlardan uzak durduğunu ve pek az arkadaş edindiklerinin altını çiziyor.
 

Terörle mücadelede mesafe kat eden kim? Devlet mi,yoksa şehitlerimiz ve onların aileleri mi?

Son 2 haftadır ülkemizin güneydoğusunda yaşananlar hakkında söylenen dedikoduları konuşuyoruz. dedikoduları dedik,zira yetkililerden herhangi bir açıklama gelmiyor yaşananlara dair. Neyse en son gelen haber resmen yürekleri dağladı. 8 şehit daha verdik bu ülkenin bütünlüğü için. Bu tarzdan saldırılar sonrasında her zaman söylenenler,yazılanlar aynen bu saldırı sonucunda da söylendi,yazıldı. Teröre lanetler söylendi, yetkililer teröre karşı gerekli önlemlerin alınacağını,alınmakta olduğunu ya da alındığını söyleyip durdular. Son 30 yıldır aynı şeyleri duyuyoruz kısacası. Ama hepimiz aynı şeyleri mi hissediyoruz? Bugün bir yandan şehit cenazelerinde aileler kayıpları için ağıtlar yakarken,bir yandan da ülkeyi yönetmek için seçilen insanlar pişkin bir şekilde, terörle mücadelenin çok iyi bir şekilde gittiğini söylüyorlar. Bu yöneticiler şehit ailelerine de aynı şeyi söylesinler bakalım, hangi küfürleri duyuyorlar o zaman. 30 yıldır devlet yöneticileri, fakir-fukaranın çocuklarını devleti korumak amacıyla, düşmanla savaşa gönderiyorlar. Sonrasında da ortaya çıkıp terörle mücadele de çok büyük mesafe kat ettik diyorlar. Terörle mücadele de büyük mesafeyi kateden sizler değilsiniz. Bu vatan uğruna can veren insanlar ve onların aileleri, terörle mücadele de başarıyı sağlayanlardır. Olmasını tabi ki istemem ama bir gün de yöneticilerden birinin oğlu ya da bir yakını bu devlet için canını versin.. Çiftçi ya da işçi ya da memur çocukları mı ölmek zorunda sanki? Neyse söylenecek o kadar çok şey var ki... ama söylemeyelim, yazmayalım. Allah göstermesin bizlere bu acıları yeniden. Bizler için şehit düşen askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum,ailelerine de Allah yardım eder de bu acıya kısa süre de alışırlar inşallah.
 

Antartika Bir zamanlar Ormanlarla Kaplıydı!!

Araştırmacılar, deniz tabanındaki tortu kalıntıları üzerinde yaptıkları analizlerde, kıtada 52 milyon yıl önce bitkilerin yetiştiğini keşfetti. Atmosferin mevcut hızda ısınmaya devam etmesi halinde, bitki kalıntılarının buzdan arınacağı ve Antarktika’nın yeniden yeşilliğe kavuşabileceği belirtilirken, bu durumun iklim dengelerini önemli bir şekilde bozabileceği uyarısı yapıldı.

Bilim insanları, tortu kalıntılarında, Eosen Dönemi’ne ait ‘polen fosilleri’ bulunduğunu belirtti. 34-56 milyon yıl öncesine rastlayan bu dönemde varolan yağmur ormanlarından geride kalan polenler, bugün Antarktika’nın deniz tabanında donmuş bir halde yatıyor.

Antarktika’daki araştırmalarda yer alan Avustralyalı bilim insanı Kevin Welsh, polen çekirdeklerindeki sıcaklığa hassas mokelüller üzerinde yapılan analizlerin, 52 milyon yıl önce Antarktika’daki sıcaklığın 20 derece olduğuna işaret ettiğini belirtti. Welsh, “O dönemde Antarktika bugüne kıyasla çok sıcak bir yerdi ve karada buz yoktu. Tersine, ormanlarla kaplıydı” dedi.

“KONTROL İNSANLARIN ELİNDE”
Nature dergisinde yayımlanan araştırmanın ‘şaşırtıcı’ sonuçlar verdiğini ifade eden Welsh, “Antarktika’nın kafamızdaki görüntüsü hep çok soğuk ve buz halinde olduğu” yorumunu yaptı.

AFP’ye konuşan Welsh, “Antarktika’daki karbondioksit miktarının 395ppm (milyonda bir birim) olduğunu ve bölgedeki hava sıcaklığının aynı hızda devam etmesi halinde, 21’nci yüzyılın sonunda Antarktika’daki buzulların yok olmaya başlayacağını” söyledi.

Queensland Üniversitesi’nde paleoklimatoloji uzmanı olan Welsh, “Kesin bir şey söylemek çok zor çünkü Antarktika’nın başına gelecekler insanlar ve hükümetlerin elinde” dedi.

BİRKAÇ SANTİM YETERLİ
Antarktika’nın çok büyük bir su deposu olduğuna dikkat çeken Welsh, “Eğer karbondioksit miktarının atmosferdeki artışını önleyemezsek, dünyanın buzulla kaplı bölgelerinde önemli değişimler görebiliriz” dedi.

Antarktika’nın doğusundaki buz kalınlığı 3-4 kilometre. 34 milyon yıl önce oluştuğu düşünülen buzulun sadece birkaç santim erimesi bile deniz seviyesinde önemli artışa ve yaşam alanlarının tehdit altına girmesine neden olabilir.

Welsh, Antarktika’nın Güneş’ten gelen ışınları tekrar uzaya yansıtarak çok önemli bir soğutucu görevi gördüğünü ve erimesi halinde felaketlere yol açabilecek değişimlerin yaşanacağını vurguladı.
 

Nexus Q'nun gelişi ertelendi!!

Google, son günlerde ön sipariş ile satışa sunduğu yeni medya aracı Nexus Q'yu biraz daha bekleteceğini duyurdu.Bunun nedenini de cihaza yeni özellikler ekleneceği olarak belirtmiş.Teknoloji çevrelerinde cihazın temmuz ayının sonunda piyasaya sürüleceği bekleniyordu. Nexus Q'nun ilk stoğu bir kaç gün önce satışa sunulmuş ve 24 saat içinde de stok tükenmişti.
Google, I/O etkinliğinde cihazı ilk deneyenler,cihazda biraz daha işlev bulunması gerektiği yönünde yorumlar yapmıştı. Şirket kullanıcılardan gelen bu beklentilere karşılık olarak ona yeni özellikler eklemeye karar vermiş ve Nexus Q'nin çıkışını ertelemiş bulunuyor.Bu erteleme, kullanıcıların beklentilerini önemsendiği nedeniyle olumlu olarak karşılanıyor.
 

Sahte Facebook Hesapları Kapatılacak

Sosyal ağ denince akla gelen Facebook bünyesinde bulunan sahtecilere karşı savaş açmaya hazırlanıyor. Facebook tarafından yapılan açıklamalara göre, Facebook kullanıcılarının 83 milyonu sahte! Bu sayı istatistiklere vurulduğunda ise oran,toplam facebook kullanıcılarının % 8.7'sini oluşturuyor. Facebook ta 950 milyon kullanıcı olduğu belirtiliyor,fakat bu sayının yüzde 5'i ise başka hesaplar tarafından kopyalanan hesaplar olduğu belirlenmiş.Peki bu tür sahte hesaplar neden açılıyor? İnternetten kazanç peşinde koşanların sıklıkla yaptığı bir şeydir bu. Facebooktan sahte bir hesap açılır, sonrasında da satılmaya çalışılan ürün ya da hizmetin reklamı yapılır. Aslında hesap ve içerik tamamen alakasızdır. Aynı zamanda çeşitli siteler aracılığı ile üye kasmak adı altında facebook kullanıcılarının açılan hesaba ya da sayfaya üye olması sağlanır ve reklamlar aracılığı ile üyelere yönelik bombardıman başlamış olur. Sahte hesap açılmasının en büyük nedeni reklam yapmaktır. İşte Facebook'ta reklam veren şirketlerden gelen tepkiler üzerine,bu türden sahte hesap açanların peşine düşmüş. Belirlenen sahte hesapların yavaş yavaş kapatılacağı konuşuluyor.Bakalım Facebook'un sahtecilere karşı açtığı savaşta,sahteciler hangi yeni adımları atacak?
 
 
Copyright © 2011. İnternetin Gündemini Bizimle Takip Edin - Tüm hakları Kayıptır...
Bu site Blogger tarafından destekleniyor...
Counter